Tusk tıkanmayı açmaya mı geliyor?

Yayın Tarihi: 15/03/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Avrupa Komisyonu Donald Tusk bugün adada olacak.

Cumartesi günü bu ziyareti ilk duyduğumuzda 'sürpriz' diye nitelemiştik zira daha geçen hafta AB-Türkiye zirvesinde bir araya gelen tarafların kısa süre içinde bir kez daha bir araya gelmesi hiç de 'normal' bir durum gibi görmüyorduk.

Nitekim, Brüksel'de Davutoğlu-Anastasiadis arasında yapılan gizli pazarlık ve görüşmelerin perde arkası Pazar günkü Rum basınında yer alınca, işin rengi nedir anlamaya başladık.

Pazar sabahı, hem de Yunan Gazetesi Kathemerini'de çıkan bu haberi Türk Hariciyesi veya Başbakanlık düzeyinde hiçbir yalanlama gelmediğine göre doğru olduğunu kabul ediyoruz.

Kaldı ki, dün Kıbrıs Gazetesinden dostum Osman Kalfaoğlu, söz konusu görüşmeyi isim vermeden de olsa Rum yetkililere doğrulattı.

Öte yandan Türkiye'nin heyetler vasıtasıyla Rumlarla görüşmeler yaptığı söylentileri de almış yürümüş durumda.

Yani durum kısaca şudur;

AB, başta dönem başkanı Hollanda ve Almanya olmak üzere, Kıbrıs Cumhuriyetine, Türkiye'nin AB sürecinde veto ettiği 5 başlık ile ilgili bu vetoları kaldır baskısı yapmaktadır.

Rumlar ise bu başlıkları kaldırmak için Ankara'ya limanları açmasını istemektedir.

Türkiye ise bunu yerine getirmek için KKTC'nin Ercan Hava Limanını uluslararası uçuşları açma şartını masaya koymuştur.

Bu durumda daha önce defalarca masaya gelip reddedilen (14 kez) Maraş'a karşılık Türkiye Limanları ve Ercan formülü bir kez daha ama bu kez çok daha sağlam bir zeminde yeniden gündemdedir.

Sağlam zemin derken, Türkiye, mülteciler krizi sebebiyle AB karşısında hiç olmadığı kadar eli güçlenmiş, pazarlık payını oldukça arttırmış durumdadır.

Hal böyle olunca, Türkiye ile sıkı pazarlığa girişen AB'nin elinde Türkiye'ye karşı kullanacağı tek koz olarak Kıbrıs kartı kalmış gibi görünmektedir.

İşte bu noktada Anastasiadis, AB'nin ulvi çıkarlarını kendi ulvi çıkarları ile birlikte aynı sepete koymuş ve bir şekilde onun da eli güçlenmiştir.

Tüm bunları bir arada düşününce, bugün adada olacak olan Tusk'ın ziyareti son derece önem kazanmış durumdadır.

Tusk adaya besbelli ki Anastasiadis'i ikna etme ya da üzerinde zaten istişare edilen formüle hayat verme niyetiyle gelmiştir.

Anastasiadis, Davutoğlu görüşmesinde belli ki bazı şeyler formüle edilmiş ve anlaşılan odur ki, Tusk, bu ziyarette bunun son rötuşlarını yapmak için buralardadır.

Yani bir nevi 'tıkanmayı açacak' olan adam Tusk olabilir…

Dolayısıyla her şey yolunda giderse, Türkiye-AB arasında mültecilerle ilgili kararın verileceği18 Mart günü Kıbrıs açısında çok ama çok tarihi bir gün yaşanabileceğini öngörmek mümkün…

Bu durumda işin sonunda şöyle bir durum ortaya çıkabilir;

1-Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye'nin Ankara Protokolünü hayata geçirmesi karşılığında veto ettiği 5 başlığı serbest bırakabilir.

2-Türkiye ise bunun karşılığında Kıbrıs Cumhuriyeti gemilerine (Ankara Protokolü tahtında) limanlarını açabilir, bu da doğrudan ticareti başlatma anlamı yanı sıra 'dolaylı olarak' tanıma anlamına gelir.

3-Kıbrıslı Türkler de memnun edilsinler diye, Ercan da açılır ve direk uçuşlar başlar ancak bu KKTC'nin statüsünün yükseldiği anlamına gelmez. 4-Eğer Maraş formülü da bu planın içerisine dahil edilirse, o zaman Kıbrıs sorununun bir nevi 'Tayvan Modeli' formülü noktasına gidebileceğini düşünmek olasıdır. Serbest Ticaretin bu modelin bir ayağı olduğunu hatırlatmak isterim…

5-Eğer bu şekilde bir çözüm düşünülüyorsa, o zaman buzdolabına kaldırılan KOP (Futbol) çözüm süreci de hemen mikro dalgaya konulup, yukarıda yazdığım-ve daha önceki makalelerimde defalarca olasıdır diye belirttiğim- Tayvan Modelinin spor ayağı da hayata geçirilir. Sportif faaliyetler bu modelin ikinci ayağı olur.

Sonuçta; Türkiye vize serbestliği aldığı ve vetolar kalktığı için memnun; Kıbrıs Cumhuriyeti Türkiye limanları kendisine açıldığı (Maraş'da pakette olabilir), bir nevi tanındığı için muzaffer; Kıbrıs Türkleri direk uçuş, ticaret ve spor ambargosunun kalkması ile mutlu mesut olabilir.

Yalnız, ortada yine de cevaplanması gereken bir soru vardır;

Öyle ki, eğer Tayvan tarzı (geçici de olsa) bir yapılanma olacaksa, bu yapılanma, Türkiye'nin Tayvan'ı mı yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Tayvan'ı mı olacaktır?

Esas sorulması gereken soru bence budur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları