Liman - veto pazarlığındaki bazı gerçekler...

Yayın Tarihi: 17/03/16 08:12
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Dünkü 'limanlar açılıyor' haberimiz hem Güneyde hem de Kuzeyde gündemin en üst sırasına otururken, gün boyu birçok kişiden mesaj, telefon ve e-mail aldım.

Kimisi tebrik, kimisi 'atma Recep' kimisi de 'kaynağın kim, güvenilir mi?' şeklindeydi…

Hepsine de ilgileri için teşekkürler…

Doğrusunu söylemek gerekirse, bir gazeteci için zevkli durumlar bunlar…

Dahası, haberimiz Türkiye'nin AB Bakanı Volkan Bozkır tarafından da yalanlanmadı, ancak doğrulanmadı da.

Bu da haberin sağlam olduğu, durumun bir pazarlık noktasında olduğunu açıkça gözler önünde seriyor.

Ne diyor Volkan Bozkır?

"Fasıl açmak için Güney Kıbrıs'ı tanımamız söz konusu değil…"

Ama 'liman açmayacağız' demiyor.

Doğru ya, tanımaya ne hacet zaten?

Türkiye'nin bütün takımları Güneye maç yapmak için gelmiyor mu?

Geliyor.

Güneyin takımları, milli takımı, Türkiye'ye gidip maç yapmıyor mu?

Yapıyor.

O müsabakalarda Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ile Türkiye bayrağı yan yana dalgalanmıyor mu?

Bütün bu soruların cevabı evet olduğuna göre, limanlar meselesi de bu minval içerisinde değerlendirilecek ve çözülecek demektir.

Daha Güneydeki marketlerin raflarında satılan 'made in Turkey' menşeili mallardan hiç bahsetmedim.

Dolayısıyla, Türkiye, Güney Kıbrıs ile ilişkilerini zaten uzun bir süredir hemen hemen normal seyrinde sürdürmektedir.

Bizim tartışmamızın odağında ise, bu normal ilişkinin müzakere masasına etkileri konusu vardır.

Geçen akşam bir programa katılan Dışişleri Bakanı Emine Çolak bu tek taraflı ilişkiden 'rahatsız olduğunu' bunun masada elimizi zayıflattığını söyledi.

Sayın Çolak'ın sarf ettiği bu ifadeleri son birkaç gündür çeşitli siyasilerden de duyduk ancak kanımca ortada bir 'nüans' farkı vardır.

Öyle ki, iddialar, Türkiye-Kıbrıs Cumhuriyeti-AB ekseninde devam eden yoğun müzakerelerin dışında olduğumuz yönündedir.

Ve sanki de bu bizim yetkililerimizin suçu imiş gibi tavırlar geliştirilmektedir.

Bence buradaki nüans farkı, bizim bu süreçte 'dışarıda kaldığımız' değil, 'dışarıda tutulduğumuz' gerçeğidir.

Bu ülkede bazı gerçeklerin bu derece göz ardı edilmesini anlamak gerçekten güçtür.

Nedir o?

Bu ülkede Türkiye'nin gerek siyasi, gerek ekonomik yönden gerekse de sosyal olarak etkin olduğu, hatta bizim yetkililerimizden daha etkin olduğu gerçeğidir.

Bu durumda, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında olduğu iddia edilen Kıbrıs sorununun da aslında Türkiye ile Kıbrıslı Rumlar arasında bir mesele olduğunu söylemek zor olmaz ama biz söyleyip de bazılarının moralini bozmayalım şimdi…

Hal böyle olunca, masadaki Türk tezlerinin çökmesi doğal bir durumdur ve nitekim liman-veto pazarlığındaki gerçek aslında budur.

Ha diyeceksiniz ki, limanların açılması, vetonun kalkması ve Türkiye-Güney ilişkilerinin normalleşmesi müzakereler için iyi olmaz mı?

Bu konuda çeşitli fikirler vardır ki ben onlardan 'iyi olur' denen taraftayım.

Ancak, böylesi bir normalleşmenin çözümsüzlüğün üzerine beton dökmek anlamına geldiğini savunan arkadaşların da haklı noktası olduğunu düşünüyorum.

O haklı noktalardan en önemlisinin ise, Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs sorununun çözümü ile elde edebileceği bir kazanım olan Türkiye limanlarının açılmasıdır.

Yani çözüm olmadan elde edilen bir kazancın, ilerde Rum tarafını 'biz bu işi çözmeden de haklarımızı geri alabiliriz' noktasına taşıması hiç olmayacak bir şey değildir.

Ancak, konjonktüre baktığımızda, müzakerelerin geldiği noktaya baktığımızda ve AB'nin mülteci sorunu ile girdiği ölüm kalım durumuna baktığımızda, durumun bu noktaya gelmesi Kıbrıs sorununun bir doğal sonucudur demek mümkündür ve Kıbrıslı Rumların bu şekilde bir kumara gireceğini düşünmek akıl dışı değilse bile zordur…

Aslında ortaya çıkan bu liman-veto işine Kıbrıs sorununun yarattığı bir garabet demek daha doğru olur…

Hal böyle olunca, önümüze daha da garabet durumlar çıkmaması için Kıbrıs sorununun çözülmesi elzem olmaktan öte, şarttır, çok gereklidir ve olmalıdır.

Umudum, eğer liman-veto bağlamında bir uzlaşı sağlanacaksa, bunun müzakere masasında iyi yönde düşen bir bomba olması ve süreci hızlandırmasıdır.

Ben enseyi karartmadan, Kıbrıs sorununun çözümünün yakın ve de akla yatkın olduğunu düşünüyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.