Herkes mutlu…

Yayın Tarihi: 19/03/16 11:39
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Çok merak edilen Türkiye-AB zirvesi yapıldı ve taraflar bir şekilde kendi zaferlerini ilan ederek evlerine döndüler.

Türkiye, toplamda cebinde 6 milyar avro, Haziran'da başlaması düşünülen vize serbestisi, Kıbrıs gemilerine liman açmaması ve en önemlisi de Fransa'nın blok ettiği 33.başlığın Haziran'da açılması garantisiyle evine döndü.

Fransa diyorum, bakın, Fransa.

Türkiye'nin AB üyeliğine en karşı ülkesi yani…

Açılan başlık da mühim; "Mali ve bütçesel hükümler…"

Peki Yunanistan?

O da bir şekilde adalar üzerinde yığılan mültecilerin Türkiye'ye iade edilmesi ile rahat bir nefes almış, dahası Türkiye'den gelen mülteci akımın kontrol altına alınacağı yönünde garanti de aldı

Onlar da mutludur yani…

Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti de bu zirveden gayet memnun bir şekilde 'zafer' ilan ederek evine döndü…

Neden?

Çünkü Türkiye gibi kendine göre dev bir ülkenin karşısında, tek taraflı veto ettiği 5 başlığa da dokundurmadı.

Öyle ya da böyle, Nikos Anastasiadis, her ne kadar Rum kamuoyunda çarmıha gerilmiş fotoğrafları yayınlansa bile 'şimdilik' mutlu bir halde evine döndü.

Peki neden şimdilik?

Zira zirve kararlarından bir tanesi de, onların dondurduğu 5 başlığın 'en kısa sürede açılabilecek hale getirilmesi için çalışma başlatılacak' diye bir notcuk düşüldü de ondan.

Zirve sonrası açıklamalar yapan Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu çok açık ve net bir biçimde bu gelişmeleri 'son derece pozitif gelişmeler' diye nitelemiştir.

Bu ne demek?

Anastasiadis 'şimdilik' kurtulduğu bu cendere ile çok kısa bir süre sonra, Haziran ayında tekrar karşı karşıya gelecektir.

Çünkü Haziran ayına kadar Türkiye vize serbestisi için yapması gereken her yükümlülüğü yerine getirecek ve 28 AB ülkesinin tümüne de vizesiz seyahat yapma hakkında kavuşacaktır da ondan.

Bakınız, beni bilirsiniz, her gelişmeyi Kıbrıs sorununa yorarım.

Bunu da yormaktan geri duracak değilim.

Neden derseniz, Kıbrıs sorununun çözülmemesi demek, Kıbrıs Cumhuriyetinin, 'işgalci' diye nitelediği Türkiye'nin vatandaşlarının Güneyde elini kolunu sallaya sallaya gezeceği anlamına gelecek.

Böylesi bir garabet durumun ne sürdürülebilirliği ne de başka bir mevzuatı vardır.

Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu ile ilgili son derece hızlı gelişmeler olacağının yanı sıra, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki 'gayri resmi' görüşmelerini sürdüreceği anlamak için müneccim olmaya hiç gerek yoktur.

Dahası, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasında bu görüşme trafiği devam edecek ve ilişkiler normalleşme yoluna girecektir.

Bundan mütevellit, biz muhtemelen, bu yakınlaşmalar karşısında 'ah yine devre dışı bırakıldık' şeklinde serzenişler ile 3-4 ay daha geçireceğiz.

Ama Kıbrıs sorunu her ne kadar bizimle Kıbrıslı Rumlar arasında bir sorun olarak dursa da, en azından Türkiye'nin AB sürecinde, Türkiye ile Kıbrıslı Rumlar arasındadır.

Sonuç olarak, bir haftadır açıldı açılacak diye konuştuğumuz limanlar açılmamıştır.

Bunun karşılığı olan Kıbrıs'ın vetoları da aynen kalmıştır.

İlerleyen günlerde bu konuları çok daha fazla ve çok daha yoğun bir şekilde konuşacağımız kesindir ve 2016 yılının bu adadaki şu anki statükoyu değiştirecek olduğu artık garanti bir durumdur.

Bir daha yazmam gerekirse;

2016 yılı Kıbrıs açısından bir dönüm noktası, bir milattır.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak kadar ok yaydan çıkmıştır.

Umarım ve de dilerim bu işin sonunda iki toplumlu iki kesimli federal bir Kıbrıs kurulur.

Gelgelelim ummak yetmiyor…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.