Adalet üzerine

Yayın Tarihi: 12/04/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs Postası'nın geçen ay manşete taşıdığı Mağusa'daki DEMYAK Bankası skandalında ilginç gelişmeler yaşanmış dün…

Haftalardır ses çıkmayan bu konuda, dün, söz konusu skandala karışan 3 kişi (tüm banka personeli) mahkeme huzuruna çıkarılmış, sabah da evlerinde arama yapılmış.

Skandalın patlak verdiği gün(23 Mart) yapılması gereken şeyler dün yapılmış yani.

Hayır, delil varsa yok ettiler diye 5 yaşında çocuk bile fikir yürütemez mi şimdi?

Yürütür.

Neyse ki, toplamda 1,5 milyon TL yolsuzluk olan bankanın müdür ve memuru mahkemede suçlarını kabul etmiş ancak yine aynı bankanın muhasebecisi ise suçunu kabul etmemiş.

Mahkeme de bunun üzerine her 3 zanlıyı da kefaletle serbest bırakmış, pasaport ve kimliklerine el koymuş.

Öte yandan söz konusu bankanın müdürünün eşi olan Kamu-Sen Genel Başkanı Mehmet Özkardaş ise hala daha sendikasının başında hayatına devam ediyor.

Bilmeyenler için hemen hatırlatmam gerekirse, kısa adı DEMYAK olan 'Devlet Memurları Yardımlaşma Kooperatifi', Kamu-Sen'in üyelerinin kurduğu, ona bağlı olan bir kooperatif bankası ve Mehmet Özkardaş ise bu bankanın skandal patlak verene kadar ki yönetim kurulu başkanı idi…

Kendisi o olay üzerine doğru olanı yaptı ve istifa etti…

Ve yine aynı Özkardaş skandalın patlak verdiği gün düzenlediği basın toplantısında "bugüne kadarki yaşamımda verdiğim onurlu ve dürüst mücadelede üyelerimizin ve halkımızın arasında kazanmış olduğum güven ve saygınlığı sarsacak bir tutum içerisine hiç girmedim ve girmem de asla düşünülemez" ifadelerini kullandığına göre yapması gereken istifa etmektir.

Yani kusura bakmasın ama bir sendika başkanının eşinin böyle bir suçu işlemesi son derece vahimdir, güven kırıcıdır.

Tüm bunlardan öte, Karpaz'da, Altın Sahilde, tahtadan ev yaptıkları için 3,5 yıl hapis cezası alan Burhan ile Tekin Abi hapisteyken, bankayı hortumlayanların salıverilmesi nasıl bir adalettir?

Bu mu adalet?

Böyle iş olur mu?

Öte yandan, mahkeme, suçunu kabul edenle, kabul etmeyeni neden aynı kefede neden tuttu?

En azından suçu kabul etme-etmeme ayrımı üzerinden bir fark olmak zorunda değil mi?

Bu yazıyı okuyacak hukukçu arkadaşların bu konudaki yorumu merak etmiyor değilim…

Yeri gelmişken, aynen Mehmet Özkardaş gibi, KKTC Cumhuriyet Meclisinin UBP'li Milletvekili Ergün Serdaroğlu'nun da yapması gereken şey de istifa etmektir.

Sizin eşiniz toplumun büyük tepkisini çeken bir olayda baş zanlılardan birisi iken ve siz hala daha milletin vekili görevini nasıl sürdürürsünüz ki?

İşin sonunda suçlu ya da suçsuz çıksa bile toplumun gözünde yerle bir olan bir güven durumu vardır, sorumluluk sahibi insanların yapması gereken şey de istifa etmektir.

Ama anlaşılan bu ülkenin kafadan atma sistemi içinde istifa denilen mekanizma hiç çalışmamaktadır.

Tam bu satırları yazarken, gelen haber, Serdaroğlu'nun eşinin karıştığı tüm kürtaj davası sanıklarının kefaletle serbest bırakıldığını söylüyordu.

Şimdi bu arkadaşlar ve yukarıdaki banka olayına karışan arkadaşlar memleketten kaçarsa ne olacak?

Adalet böyle mi tecelli edecek, bu mu beklenen?

Hal böyle olunca da bu ve bunun gibi daha bir sürü olayın yaşandığı bu düzen içinde adalet aramak samanlıkta iğne aramak gibi bir şeydir.

Ancak bu yazdıklarımı alıp da 'hah bu da Türkiye'den dayatılan yargı reformunu destekler' fikrine kapılmayın sakın.

Elini sallasan avukata çarpacak olan bu ülkede (kusura bakmayın ama bu kadar avukat olmamalı) yargı reformu paketi hazırlayacak bin kişi bulunur.

'Yargı reform ister mi' şeklinde soru soracak olursak, bana göre yargı her 5-10 senede bir reform ister.

Gelişen teknoloji ve daha başka bir sürü olgu, yasaların sürekli elden geçirilmesini ve halkın bundan acı çekmeyeceği şekle getirilmesini şart koşar.

Ama bunu başka bir ülkeden dayatılan ve yanına da 'maaşları ödemeyiz ha' notu eklenen bir paketle yapacak değiliz.

Velev ki, o yargı reformunu yaptık diyelim, bu sistemde, bu düzende hayatımız değişir mi?

Diyeceğim odur ki, bir uydu devlet olan KKTC'nin yargısının hükmü kendisini yöneten ülkenin bir takım ayrıcalıklı vatandaşlarının ve onların buradaki işbirlikçilerinin çıkar ilişkilerinin sınırına kadardır.

Böyle de olunca ortada ne yargı ne de adaletten söz etmemiz mümkün olmaz.

Durum budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.