İçine girdiğimiz bu tünel nereye çıkacak?

Yayın Tarihi: 04/05/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 2 Mayıs'ta aldığı bir kararı, dün açıkladı ve dedi ki "AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına uyguladığımız vizeleri kaldırıyoruz…"

Karar böyle olunca da, Kıbrıs sorunundan mustarip bu ada parçasında, bu karar, hemen "Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarına vizeyi kaldırdı" diye servis edildi ve öyle de okundu.

Benim de dâhil olduğum birçok kişi bu kararı, net olarak, "Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyetini tanıması" şeklinde yorumladı.

Yorumum aynen geçerlidir.

Ama eksiktir.

Niye?

Çünkü, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları 15 Euro ve pul karşılığında zaten Türkiye'ye vize ile seyahat edebiliyordu da ondan…(Pasaportunu tanıyordu)

Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti sporcuları 2013 Akdeniz Oyunlarının düzenlendiği Mersin kentinde, Türkiye'nin en üst düzey yetkililerinin önünden bayraklarını sallayarak geçebiliyorlardı da ondan…(Milli takım düzeyinde tanıyordu)

Çünkü Fenerbahçe AEL ile, Trabzonspor Anrotosis ile çoktan maç yapmıştı da ondan…(Kulüp takımı düzeyinde tanıyordu)

Yani çoktan beri, 'defacto' şekilde de olsa, tanınma ortada vardır.

Ya da uluslararası jargonla bakacak olursak, "varlığını kabul etme" durumu vardır.

Ancak işin biz Kıbrıslı Türkler yönünde psikolojisi bu yönde değil tanıma yönündedir ve bu tüm Kıbrıs politikasının iflas ettiği anlamına gelmektedir.

Bu benim yorumumdur ve ilerleyen süreç içerisinde durumun nasıl hale everileceğini yaşayıp göreceğiz zaten…

Dolayısıyla, böylesine bir karardan sonra işin içine tanınmadan da fazlası girmiştir ve normalleşme başlamıştır.

Bugün yayınlanacak olan AB Komisyonu raporunun, Türkiye'ye vize serbestliği tanınması yönünde bir karar alınmasını salık vereceği ve Haziran ayı ile birlikte, Türkiye vatandaşlarının 26 ülkede geçerli olan 'Schengen' vizesi ile bu ülkelere seyahat edeceği kesindir.

Peki, Türkiye vatandaşları, yani esasen Kıbrıs'ın Kuzeyinde ikamet eden ve Güneye geçemeyen vatandaşları da bu durumdan yararlanabilecek mi?

Güneyin Schengen bölgesi ülkesi olmadığı ve de Kuzeydeki limanları 'yasal' saymadığını düşünürsek, bunun hemen olmayacağını öngörebiliriz.

Ancak, diplomasi, böylesi durumlarda formüller üretmek için vardır ve bana sorarsanız, er ya da geç, bu uygulama da hayata geçecektir.

Haliyle bunun olması için belirli bir takım gelişmelerin hayata geçmesi gerekecektir ki bunun en başında olması gereken şey, Kuzey limanlarının yasal hale getirilmesi durumudur.

İyi de tüm bunların anlamı nedir?

Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyetinin ilişkilerinin normalleşmesi beraberinde neyi getirir?

Bu noktada çeşitli fikriler mevcuttur.

Bu satırların yazarı, çözüm ve normalleşme yönündeki tüm adımları canı gönülden desteklemekle birlikte, atılan bazı adımların devamının gelmemesinin, adadaki bölünmeyi kalıcılaştırma tehlikesi taşıdığını göz ardı etmemektedir.

Böylesi bir normalleşmenin, Kıbrıslı Türkleri süreç içinde 'by-pass' etme anlamına da gelebileceği sarih bir tehlikedir.

Dolayısıyla, atılacak olan adımların bizi çözümsüzlük yerine, çözüme götürmesi hayatidir.

Öte yandan, bu vize işinin gerçekleştiği gün, Kosova'nın dünya futbolunun en önemli organı olan UEFA'ya kabulü çok enteresan bir gelişmedir.

Neden derseniz, 2 yıl önce Zürih'te anlaşılan ama siyasete takılan KOP-KTFF anlaşmasıdır derim.

Ve ne alaka diye de sorarsanız, size KOP Başkanının "en çok korktuğum şey, bir sabah uyandığımda Kosova'nın UEFA üyesi olduğunu görmektir. Zira KKTC de bir gün aynı yolu izleyerek UEFA üyesi olabilir" açıklamasıdır.

(Kısacası tanınmamış, BM üyesi olmamış bir ülkenin milli takımlar düzeyinde maç yapabilmesi, kulüp takımlarının dostluk maçı yapabilmesi formülü)

Ne alaka?

Kel alaka değil.

Hem de hiç.

Daha evvel de defalarca yazdığım üzere, Kıbrıs sorununda Federal çözümün başarılamaması beraberinde enteresan bazı gelişmeleri de getirebilir.

Bunlardan en önemlisi, Kuzeyin statüsünü spor ve ticaret ambargolarının kaldırılması ile bir nevi Tayvan Modelinde bir çözüm durumuna getirmektir.

Elbette en geçerli akçe Federal Kıbrıs'tır ancak gerek bu Kosova kararı, gerekse de Türkiye'nin Ankara Protokolü gereği, Haziran aynında Rum gemilerine limanlarını açma ihtimali beraberinde de böylesine muallak senaryoları getirmektedir.

Yoksa Amerikan formülü bir ara anlaşma mı murat ediliyor?

İçine girdiğimiz bu tünel nereye çıkıyor?

Doğrusu kestirmek güç…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.