Cebimize giren el...

Yayın Tarihi: 21/05/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Türkiye'den gelen suyun ton fiyatı dün açıklandı…

Buna göre 'geçiş dönemi' denilen sürede gelen suyun belediyelerin deposuna düşmesinin bedeli ton başına 2.30 TL olarak belirlendi.

Eski fiyat ne idi?

0.25-0.50 kuruş arası…

Peki belediyelerin bunu halka satış fiyatı ne idi?

2.50 ile 3.50 TL/ton arası…

Kısacası suyun belediyelerin deposuna düşüş fiyatı 10 kat arttı.

Geçiş dönemi sonunda yapılacak ihale ile 34 yıllık alım garantili şekilde, tüm adanın ve gelen suyun başına oturacak şirketin de kar marjını koyacağını düşünürsek, gelen suyun fiyatının geçiş dönemi sonrası 5 TL/ton ve üzeri olacağını tahmin etmek güç değildir.

"Su aksın da nasıl isterse aksın" kafasındaki arkadaşlar da altın değerinde olan bu yeni su ile rahat rahat banyo yaparlar artık…

Niye?

E belediyeler ne yapacak şimdi?

Ya su satmaktan vazgeçecek ya da suyu kendi masraflarını da ekleyerek fiyatı artıracak.

Yani?

Yani parayı, aradaki farkı ödeyecek olanlar, adanın Kuzeyinde yaşamakta olanlardır…

Kıbrıslı Türk, Türkiyeli, Rus ya da İngiliz olarak ayırmama gerek yok…

Bu para hepimizin cebinden çatır çatır çıkacak.

Hayırlısı olsun, su gibi aziz olsunlar…

Özelleştirme denilen şeyin, tekelleşme altında, alım garantili bir şekilde nasıl da halkın cebine düşman olduğunu aha böyle yaşayarak öğreneceğiz.

Yarın elektrik kurumu başarılır da özelleştirilirse, dönüp bu su meselesinde yaşananları bir bir tekrardan yaşayacağımıza şüphe yok…

Anlaşılmadıysa tekrar yazayım;

Belediyelerin artık 10 kat daha pahalı alacağı bu suyun bedelini her zamanki gibi ödeyecek olan bizleriz…

Ama daha başka 'gizli' amaçlar da var…

Bunlardan bir tanesi belediyelerin su üzerinden kazandığı gelirleri bitirmek ve bunun sonucunda da yeni Lefkoşa Belediyeleri yaratmaktır.

Borç harç içinde yüzen, sürdürülebilir bir tarafı olmayan belediyeler…

Halkın yerel yönetimlerden sökülmesi ve merkez yönetimlere bağlanması amaçlanıyor bunun sonunda…

Böylece daha kolay idare edilen daha kolay güdülen güruhlar yaratılır…

Öte yandan belediyelerin bu kadar personel yükü altında olması kimin suçu hiç ama hiç tartışılmıyor…

Belediyeleri oy deposu haline getiren, yandaşlarını oralara sokan siyasi partilerin hiçbir suçu yok…

Hele de o siyasi partileri uzaktan yönetip, kukla gibi meclise sokan, iktidar eden, devirenler tamamen suçsuzdur…

Onlara tek kelime eden yok…

Halkı üretimden koparmak, hepsini kamuya bağlamak için sistematik politikaları yıllardır bu adanın Kuzeyinde sürdürenler de tamamen suçsuz canım…

Varsa yoksa iş yapmasını bilmeyen besleme Kıbrıslılar…

Şimdi de kalkmışlar, zorla bize pahalı su getirdiler diye kızdığımız için hainlik basıyorlar…

"Can suyu" dediydiniz, "anamız bizden bir şey esirgemez" dediydiniz de aha gelen su 10 kat pahalı…

Ama susacaksın, ağzını açmayacaksın…

Memleketinin su kaynaklarını çatır çatır özel şirket tekeline verecekler, sen susacaksın…

"Aksın da nasıl isterse aksın" diyeceksin…

Ve esas konu nedir bilir misiniz?

Öyle bir hava yaratılır ki, sanki de sadece yerli halk ödeyecek bu pahalı suyu gibi görülür…

Bilakis, yukarıda da belirttiğim üzere, cebimize atılan bu el, hepimizin cebine atılmaktadır…

Cebimize giren el de cebin milliyetini sormamaktadır…

Tekelci kapitalist zihniyetin milliyet sorma gibi bir huyu yoktur çünkü…

Kimseye de ayrıcalık sağlamaz…

Gelir sömürür, karını eder, bitirir ve gider…

İşte bu yüzden yalnız değiliz, hepimiz aynı gemideyiz diyorum…

Esasen demeye çalıştığım şey tam olarak budur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.