Çelişkiler yumağı...

Yayın Tarihi: 12/06/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

1967'de, 5 Haziran günü başlayıp, 11 Haziran günü İsrail'in kesin zaferi ile sonuçlanan "6 gün savaşı" bugün İsrail-Filistin sorununun en temel çizgilerinden birini oluşturmaktadır.

Öyle ki, Mısır, Suriye, Ürdün'ün fiili, diğer bir çok Arap ülkesinin lojistik destek verdiği bu savaş sonunda, İsrail, 1948 Savaşında işgal ettiği yüzde 78 Filistin toprağının geriye kalan yüzde 22'sini de işgal ederek bölgeye tümden hâkim olurken, topraklarını da 4 katına çıkardı.

Ama kuşku yok ki onlar için en anlamlı kazanım, Moşe Dayan komutasındaki birliklerin ele geçirdiği Doğu Kudüs oldu.

Yahudilerin en kutsal ibadet yerlerinden olan Tapınak Dağı ve Batı Duvarının (Ağlama Duvarı) bulunduğu 'Davud Şehri' işte o savaş sonucu ele geçirilmiş ve bugün hala daha işgal altında bulunmaktadır.

Bu yazımın sebebi sizi zaten bilindik tarih hikâyeleri ile sıkmak değildir.

Onun için işin özüne geçeyim;

6 gün savaşı kesin İsrail zaferiyle sonuçlanıp, savaş bitince, haliyle dünyadan İsrail'e işgal edilen topraklardan 'çekil' baskısı başlar.

Bu bağlamda Altı Gün Savaşının ardından BM Güvenlik Konseyi tarafından 22 Kasım 1967 günü son derece önemli bir karar alınır.

242 numaralı bu karar "Ortadoğu'da âdil ve kalıcı bir barış sağlanması" çağrısı yaparken, bunun sağlanması için de "İsrail'in son savaşta işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi" ve "bölgedeki tüm devletlerin güvenli ve tanınmış sınırlar dâhilindevar olma hakkına saygı duyulması" şeklinde ifadelerle doludur.

Aradan geçen 49 yıllık sürede İsrail tarafından hiçbir şekilde tanınmayan bu karar bugün hala daha geçerli olmakla birlikte, İsrail, 1978'de ünlü Camp David Anlaşmasında Mısır ile anlaşınca, işgal ettiği Sina Yarımadasından çekilmiştir.

Yine sorabilirsiniz, bu tarihsel bilgi dolu yazının anlamı ne?

Anlatayım.

Filistin'de bulunduğum süre içinde Baş Müzakereci SaibErakat'ın düzenlediği, basın bilgilendirmesine de katıldım.

O toplantıda, Erakat, son yıllarda artarak devam eden İsrail-Kıbrıs Cumhuriyeti yakınlaşmasına istinaden, Rumlara karşı çok sert bir şekilde 'düzenbazlık' yapıyorlar suçlamasını yaptı.

Geçtiğimiz hafta manşete taşıdığımız bu haberde, Erakat, açıkça "biz onları her yerde destekledik, onlar ise bize bunu yapıyor" tadında ifadeler kullanmaktadır.

Öyle ki, Filistin yönetimi, bir yandan 242 numaralı kararın uygulanması çağrısı yaparken, öte yandan yine aynı Güvenlik Konseyinin 11 Mayıs 1984 günü aldığı 'Türk Ordusu Kuzeyde işgalcidir" şeklindeki ünlü 550 sayılı kararına karşı tutum alması politik olarak mümkün görünmez.

Bu durumda, Filistin, açıkça Kıbrıs Cumhuriyetini desteklerken, Türkiye ise kendisine 'Kıbrıs'ta işgalcisin' diyen Filistin Yönetimini İsrail'e karşı desteklemektedir.

Öte yandan, işgal altında olduğunu söyleyen Kıbrıs Cumhuriyeti, bir başka işgal mevzusu olan Filistin işgali konusunda, işgalci İsrail'e destek vermekte, son zamanlarda ise iyice sevgili gibi davranmaktadır.

Bu nasıl bir çelişkiler yumağıdır bana birileri anlatsın?

Filistin-İsrail-Türkiye-Kıbrıs hattındaki bu film nasıl bir filmdir?

Zira o haberden sonra konuştuğum bazı dostlarım "Filistin açıkça Rumları destekler, onun için biz onları sevmeyiz" demektedir.

Başka dostlarım ise "Filistin Kıbrıs davasında Rumlara destek olarak, kendileri için İsrail ile kapışan Türkiye'ye 'işgalci' demektedir" diyerek ayrıca rahatsızlık belirtmektedir.

Öte yandan, Filistin, İsrail işgaline karşı, 242 numaralı karar dururken, aynı kararın Türkiye versiyonu olan 550 numaraları karara çelişki olmaması için destek vermektedir.

Hal bu iken, Kıbrıs Cumhuriyeti de 550 numaralı karar dururken, bir başka işgal kararı olan 242'yi göz ardı edip, İsrail ile güzel ilişkiler kurmaktan çekinmemektedirler.

"Anladıysam Arap olayım" derler ya, bu da onun gibi bir şey işte…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları