Ah o eski bayramlar…

Yayın Tarihi: 04/07/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçen yıl bayram için altta okuyacağınız yazıyı yazmışım…

Eski bayramlara özlem dolu bir yazı olmuş…

Aradan geçen bir yılda ne adada barış oldu ne de genel durumda bir iyileşme…

Bize de kalan işte bu eski bayram anıları oldu…

Herkesin bayramını kutlarım…

Yazı şöyle…

"Yarın bayram…

Klişe olacak biliyorum ama 'nerede o eski bayramlar' diye hayıflanıyorum ben…

Eskiden, çok eskiden, her bayram köyümüz olan Trabeza'ya giderdik.

Şimdiki adı hiç güzel değil… Beşparmak…

Kıbrıs'ın en küçük köylerinden birisi olan Trabeza'da nenem ve dedem kalırdı.

Hem annemin hem babamın anne babasının köyde evleri vardı ama anne tarafım 'şehere' göç ettiğinden sadece zeytin zamanı veya bayramlarda köye gelirlerdi.

Ali Dedem, annemin babası, o çok sevdiği tarlasında, harnıp (harnup, harup demekten nefret ediyorum) toplarken ecele yakalanmış, ağaçtan düşüp can vermişti.

Ah ah dedeciğim… Ne iyi adamdı, nur içinde yatsın…

Babamın annesi ve babası ise sonuna kadar köyde kaldılar.

Bayram günü geldi mi tüm ailenin toplanma yeri Trabeza'daki incir ağacının altıydı.

Niyazi Dedem kurbanı keser, biz şişirirdik, sonra derisini vücuttan ayırma işine girişirdik.

Çocuk aklımızla bunu bir eğlence şekline getirmiştik…

Şimdi kurban kesilirken bakamıyorum bile ama o zaman dedeme asistanlık yapmak için yarışırdık.

Süreyya Nenem ise gerçek bir hellim ustasıydı.

Onun yaptığı hellimlerin tadı ile yarışacak hellim bence daha yok…

Yaptığı ekmekler, el makarnaları, pirohu, ağız…

Ah ah, ne güzel tatlardı onlar…

Sabahları bize taze sağılmış koyun sütünü kaynatıp içirirdi…

Ardından kara yağda ya da kaymak yağında kavrulmuş yumurta…

Kendi elleriyle yaptığı köy ekmeğini batırıp batırıp nasıl da yerdik...

Ve altında oturduğumuz muhteşem incir ağacı…

Şimdi yerinde yeller esiyor tabii, herkes gibi o da sonsuzluğa göçtü gitti…

İşte o incir ağacının üzerine çıkıp yediğimiz incirlerin tadı damağımda hala…

Bilenler bilir, incir 'üfürür'.

Üfürür dediğim, üzerine çıkarsanız her tarafınızı kaşınma tutar, teniniz kabar kabar olur.

Ona rağmen o nefis incirlere değerdi.

Her bayram kurbanı kestikten sonra, fırına koyardık…

Badadezli kebap…

Bizim ailenin milli yemeği…

Sonra açılan Angilyalar, viskiler…

Dedem Hacipavlu konyağı içerdi.

İçtikten sonra da kafasına bardağı koyar oynardı…

Eski toprak, sert, herkesin korktuğu bir adamdı dedem.

Bazen İngiltere tayfası da gelirdi.

Bizim "gabilenin" neredeyse yarısı İngiltere'de yaşardı o zaman.

Hoş yine hatırı sayılır miktarda kısmı oralarda hayat tüketiyor.

Onlar da geldiğinde bayram partisi daha da bir coşardı.

Tabii ki biz çocuklar ve gençler gün boyu eşeklerle yarış gibi, kavga gibi şeylerle meşgul olurduk ama en büyük konu (bayram yaza denk geldiğinde) denize ne zaman gidileceği konusuydu.

Babama anneme ariz olur, sürekli sorar, en sonunda da zılgıtı yerdik.

Tabii biraz büyüyüp serpilince böyle sorulara girmeden, erkek takımı olarak eşşeklere atlar soluğu Alagadi'de alırdık.

Tabii arkada gözü yaşlı bir 'kız' takımını bırakarak.

Ya ya, işte böyle…

Nerede o eski bayramlar derken aklıma gelen bunlar işte.

Gece damda yatıp yıldızları seyrettiğimiz günler…

Niyazi Dedemin bizi sürekli işe koşması, sonra yaptığımız işi beğenmeyip fırça atması.

Yalnız bu dedem bize tam bir İngiliz taktiği uygulardı…

Böl ve yönet.

Yeğenlerimle bize iş yaptırır, sonra birilerimizi kenara çekip eline para sıkıştırır, 'kimseye söyleme ha' derdi.

Sonra öğrendik ki bunu çoğumuza yaparmış.

Parayı alan kendini önemli biri zanneder, işbirlikçiliğe soyunur, yediğimiz gizli haltları dedeme bir güzel anlatırdı.

Sonuç ya topuzla bir iki darbe ya da çoban taşı olurdu tabii…

Ah nerede o eski bayramlar…

Dedemin topuzunu bile özledim…"
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.