Garip zamanlar…

Yayın Tarihi: 09/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Akşam sıfır derece soğukta ıssız, uzun ve dar bir sokakta yürüyorum…

Rahatsız edici derecede düzgün ve tertemiz bir sokak…

Saat gece yarısını çoktan geçmiş…

Ve ben üç gündür bulunduğum bu muhteşem Alp Dağları ve Cenevre Gölü manzaralı yerde yaşadıklarımı düşünüyorum…

Ne gariplikler yaşamışım yahu burada…

Akşam gördüğüm tümü 60 yaş üstü olan ve Mozart çalan bir İsviçre Köy Bandosu mesela…

Vevey Bölgesi Çiftçiler Birliği olduğunu sandığım enteresan bir kalabalığın yıllık şarap hasadı eğlence partisinde bulunmam…

O eğlencenin tam girişinde kuzu çevirir gibi çevrilen 250 kiloluk bir İsviçre süt danası görünce yıkılmam…

Ertesi gün 547. St. Martin Festivali etkinliklerine katılıp orada 24 saat pişen o nefis eti yemem…

Ve o etkinlikte daha geçen hafta Kıbrıs'ta olan yaşlı bir çiftle tanışıp ve ahbap olmam…

Sokakta hemen her gördüğün insanın 'bonjour' demesi üzerinde benim de 'bonjour' diye cevap vermeye başlamam…

Yanlış otobüse binip abuk sabuk köylere gitmem…

Öncesinde Cenevre'den Vevey'e gelirken, daha sonra uzun uzun anlatacağım hikâyede, şoförle unutulmuş Mont Pelerin köylerinde kaybolma maceram…

Onun otobüsü soktuğu fare deliği gibi bir yerden yaklaşık 30 dakika, o Fransızca, ben İngilizce konuşup işbirliği yapmakla kurtulmamız...

Yine akşam İtalyan restoranında söylediğim makarna yanında servis edilen bir kutu permesan peynirini körlenmediğim için üzerine atmamam, ama bütün yemek boyunca 'nerde bu peynir' diye iç geçirmem…

'Yılan olsa sokacak seni' der ya eskiler…

Resmen öyle…

Garip…

Hele de müzakerelerin ilk günü teleferikle otelin bulunduğu yer olan Mont Pelerin'e çıkıp, ardından da bir kar fırtınası içinde kalmam ve görüşmelerin yapıldığı otele kadar yürürken donma tehlikesi geçirmem sadece bana mı garip geliyor, nedir söyleyin?

Böyle mi merhaba dedi bana Kıbrıs görüşmeleri şimdi?

Ah ah…

Yine aynı gün otelden dönerken karlar arasında otlayan üç tane ceylan görmem garip değil mi yahu?

Bakınız Ceylan diyorum, koyun değil…

Hade bunlar garip gelmedi, otel sahibinin yatağımı düzeltmekle kalmayıp, ortalığa saçtığım pijamalarımı en son annemin ben çocukken yaptığı gibi katlayıp yastığımın altına koymasına ne diyelim?

Çocuk muamelesi yapıyorlar yahu bana…

İyi, madem konu otelden açıldı, o zaman size kaldığım otelin girişindeki holün ışık kapatma düğmesini bulamadığım için kapatamam ve diğer otel sakinlerden 'ışığı kapat lütfen' şeklinde bir not almamdan mı bahsedeyim?

Ne deyim şimdi ben bunlara söyleyin?

"Ben basit bir Orta Doğu çocuğuyum; sofistike ışık sistemleri, duş sistemleri ile gelmeyin bana" mı deyim?

Aç kapa, aç kapa diyen o reklamı mı anlatayım yoksa?

Ah ah…

Evimden 1581 mil uzaktaki bu göz alıcı kasabada, bu kadim problemin belki de tarihindeki çözüme en yakın olduğu anlarına canlı tanıklık etmenin garipliği, acayipliği yetmezmiş gibi bir de böylesi gariplikler, acayiplikler yaşıyorum işte…

Bilesiniz istedim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.