Kötülüklerin anası…

Yayın Tarihi: 06/12/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Yıllardır, sabah akşam, bu içinde bulunduğumuz sistemin çatısı olan KKTC devletinin bir uydu devlet olduğunu, Kıbrıslı Türklerin yönetmesi için kurulmadığını, bilakis, onları idare etmek için kurdurulduğunu yazdım çizdim.

Geldiğimiz noktada bunun böyle olduğu ayan beyan ortadadır.

Ve yine yıllardır yazıp çizdiğim üzere bu ayan beyan durumun ortadan kalkması, Kıbrıs Türklerinin yeniden yönetimde söz sahibi olabilmesi için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekmektedir.

Geçtiğimiz gün katıldığımız İŞAD kurultayında başkanlık görevini devreden Metin Şadi'nin dikkate getirdiği çok önemli bir husus vardır.

Öyle ki Metin Şadi konuşmasında "Bildiğiniz üzere, 40 yılda 38 hükümet kurduk ve bunların çoğu da koalisyonlar hükümetiydi. Ne yazık, yürütme ile ilgili problemimiz var ve Kıbrıs sorununu çözmeden hiçbir sorunumuzu çözeceğimizi düşünmüyoruz. Kuzey Kıbrıs'ta birçok sorunumuzun esas kaynağının siyasal rejimimizdeki aksaklıklar olduğuna inanıyoruz" diye çok doğru bir tespitte bulunmuştur.

Ben Metin Beyden daha da ileri giderek yazımın başında vurguladığım üzere söz konusu 'rejim aksaklıkları' aslında doğuştan ileri gelen bir durumdur.

Öyle ki, Kıbrıslı Türklerin hakkı olan kendi kendini yönetme erki maalesef verilmemiş, ardından da hemen hemen tüm çevreler kurulan sisteme bağımlı bir hale getirilerek idare edilmeye başlanmıştır.

Bakınız, burada sadece kamu çalışanlarını kastetmiyorum çünkü buna özel sektör de dâhildir.

Çünkü söz konusu bağımlılık sadece maaş değil; ihale, fonlar, yatırımlar ve diğer ekonomik enstrümanlar üzerinden sağlanmıştır.

Dolayısıyla tüm kesimler bu sistemin bir parçası haline getirilmiş ve haliyle de 'uslu çocuklar edilgenliği' içine girmiştir.

Çok değil; daha 6 ay evvel su meselesi tartışmalarını hatırlayalım…

CTP'nin suyun özelleştirilmesine karşı olan tutumu nasıl kırılmıştır?

Ödenmeyen maaşlar, ödenmeyen özel şirket alacakları tehdidi ile olmamış mıdır bu?

Aynen öyle olmuştur.

Maaşlar ödenememiş, alacaklılar ödenmemiş, halk buna tepki göstermiş, 'ben suyu nasıl olursa olsun isterim' tutumuna girmiş ve en sonunda da Türkiye'nin istediği bir sonuç ortaya çıkmıştır.

Dolayısıyla bugün 'su fiyatı çok pahalı' ya da 'bizim tanker ne olacak, su kuyusu ne olacak?' şeklinde hezeyan edenler başlarına geleni o gün direniş göstermedikleri için hak etmişlerdir.

Acı ama gerçek olan budur.

Onun için bana içinde bulunduğumuz sistemin ne olduğunu, nasıl olduğunu anlatmayın zira tarihsel sürecimiz iradenin bizde olmadığını defalarca açık seçik ispatlamıştır.

Bu minvalde yazımın başına dönecek olursam, yönetilmesi için değil; belli merkez tarafından idare edilmesi için kurulan bu devletten medet ummak imkânsızdır.

Bu yüzden bendeniz hiçbir şey beklemiyorum.

Bugün Ulaştırma Bakanı'nın görevden alınması ile yerine gelecek olanın arasında bir fark olmayacağını biliyorum çünkü.

Dahası, velev ki hükümet de toptan gitti, seçim yaptık, yenileri geldi…

Ne olacak?

40 yılda 38 hükümetin göremediği, yapamadığı, düzeltemediği şeyi yeni gelenler nasıl düzeltecek?

40 yılda başımıza seçtiklerimizin hepsi de hırsız, üç kağıtçı, düzenbaz, kendinden başkasını düşünmeyen benciller miydi?

Tabii ki değildi.

Böyle bir şey olmadığını, isteklerin ancak olanaklarla sınırlı olabileceğini düşünecek kadar yaşı geçmiş birisiyim…

Onun için, sistemle mücadele etmeyi, onu düzeltmeye çalışmayı çoktan bıraktım, çünkü düzelmeyeceğini biliyorum.

Ben düzeltme yerine, sıfırlama, reset atma şart diye düşünen taraftayım.

Çözüme odaklanmam, tek kurtuluş çaremiz olarak onu görmem bu yüzden.

Dolayısıyla Kıbrıs müzakere tarihinin en kritik sürecinde ilerlerken bakanın istifasının giden canları geri getirmeyeceğini biliyorum.

Yerine gelecek olanın da bu işi düzeltemeyeceğini biliyorum.

Tamamen absürt, tamamen kuyrukçuluk zihniyetinin ürünü olan saat uygulamasının ters yüz edilmesi durumunda sorunların bitmeyeceğini biliyorum.

Evet, biliyorum.

Biliyorum, çünkü bizim yaşadığımız tüm kötülüklerin anası Kıbrıs sorunudur.

En büyük sorunumuz, tüm sorunların temeli budur.

Kurtuluş da onun çözümündedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.