Son şans…

Yayın Tarihi: 21/12/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dünyanın sayılı kanallarından El-Cezire'ye konuşmuş ve demiş ki "Cenevre'de bir sonuç alınmazsa, yakın zaman içinde yeni bir çözüm denemesi olmayacak…"

Katılıyorum, olmayacak, olamaz da zaten…

Hatta ben daha da ileri gitmekten ve önceden defalarca yazdığım bir durumu tekrardan yazmaktan geri duracak değilim.

Çünkü Cenevre'de uğranılacak bir başarısızlık, sonuçsuz kalınacak bir zirve açık ve net olarak Federal Kıbrıs tezinin çöpe gitmesi anlamına gelecektir.

Böylece uğruna binlerce kez görüşme, buluşma ve zirve yapılan, milyonlarca dolar harcanan bu hedef heba olup gidecektir.

Peki, diyelim ki bu oldu ve Cenevre'den elimiz boş döndük, sonrasında bizi ne bekler?

İki devletli çözüm mü?

Öyle bir dünya olmadığını 33 yaşında olan KKTC'nin durumuna bakıp şıp diye anlayabiliriz diye hiç konuşmuyorum bile…

Olmamış işte, ısrar etmenin ne faydası var?

Ancak başka planlar olabilir…

Mesela özellikle Türkiyeli yetkililer bir yandan 'Çözüm olmazsa B planını devreye koyarız' derken, bir yandan da, özellikle son dönemde 'Çözümsüzlük ilan edilir' şeklinde demeçler vermektedir.

İyi de 'çözümsüzlük çözüm' olsaydı, Rauf Denktaş'ın dediği gibi yani, şimdiye Kıbrıs sorunu diye bir sorunu konuşmuyor olurduk.

Dolayısıyla çözümsüzlük ilan etmek için tarafların hep beraber buna karar vermesi ve bunu deklare etmesi gerekir.

Öyle bir durum olmayacağı gayet açık…

Bir zamanlar kadife ayrılık da demişlerdi ancak hatırlatmak isterim ki bunun olabilmesi için önce birleşme ardından da anlaşarak boşanma gerekir.

Çekoslovakya örneği gibi yani…

Bizde ise böyle bir mizansen hiç yoktur.

Çünkü bizde önce birleşildi, ardından da kavga edilip aynı evin iki ayrı odasına yerleşildi.

Yani Kıbrıs bir ev ise bu evin ayrı ayrı odalarında kavgalı oturan bir çift var…

Hal böyle olunca kadife ayrılık da olmaz…

Kaldı ki Rum tarafı da dünyanın diğer tarafları da böyle bir ayrılığı kabul etmez.

Yani anlayacağınız KKTC denilen devlet asla dünya sahnesine çıkıp boy gösterecek minvalde bir devlet olmayacaktır.

Bunun için kapasitesi yoktur.

Bunu söylemekte bir çekince de yoktur çünkü KKTC uydu bir devlettir, Türkiye'nin etkin ve fiili kontrolündedir.

Bu durum böyle olduğu için de B planı denilen şey Kıbrıs'ın kuzeyinin Türkiye tarafından adı konulmuş bir şekilde dolaylı ya da dolaysız ilhak edilmesinden başka bir şey olamaz.

Rusya ile yakınlaşmanın altından yarın öbür gün Kırım modeli bir referandum ile Türkiye'ye katılma oyunu çıkarsa hiç şaşırmam.

Ya da Azerbaycan'ın Nahcivan'ı gibi bir modelle karşımıza dikilirlerse yine hiç şaşırmam…

Hele de Mart 2017'de yapılması planlanan Başkanlık referandumu sonrası kurulacak olması muhtemel yeni Türkiye Cumhuriyetine katılmak isteyecek olan bir sürü seçmenin olduğunu bir kara parçasında bu yönde bir referandum olursa zerre şaşırmam.

Neden bunları yazıyorum biliyor musunuz?

Çünkü bu ülkede 1974'ten, hatta daha öncesinden, 'Türk'ten Türk'e' kampanyası dönemlerinden beridir kurulan işbirlikçi cenderenin sefasının sonsuza kadar gitmeyeceğinin artık ortaya ayan beyan çıktığını biliyorum.

Ve yine eklemem gerekirse, bu gemi karaya vurmuştur, kimse için gidecek deniz kalmadığı açıktır, bunu da bildiğim için söylüyorum…

İşte tüm bunların olmaması için federal çözüm tek şanstır, başka da alternatifi yoktur…

Onun son şansı ise Cenevre'dir ve oradan gelecek olumsuz bir sonuç sonrası tamamen belirsizdir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.