Gemi, çarpıtılmış tarih, linç kültürü ve sulh çağrısı…

Yayın Tarihi: 30/12/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Bakınız, her ne olursa olsun bu küçük adada yine bir birimizin yüzüne bakacağız…

Nereye gidersek gidelim yolda sokakta karşılaşıp bir selam vereceğiz çünkü bu ada saklanamayacak kadar küçüktür, bir selam verme insanlık kadar eskidir…

Dolayısıyla ajanda üzerinden başlayan tartışmaları ibretle izliyorum…

Asmalar, kesmeler, dağa kaldırmalar…

Bir linç etme hevesi, bir linç etme modası aldı başını gidiyor.

Size burada durup da şu ya da bu haklıdır demiyorum.

Kendi fikrimi soracak olursanız eğer, Kıbrıs'ın tarihi çarpıtmalar, dezenformasyon ve bilgi kirliliği ile doludur derim.

Bu yüzden de gerçeklerin bilinmesi ve yazılması konusunda oldukça zayıf kaldığımızı belirtmek isterim.

Şimdi özellikle sosyal medya üzerinde görüyorum…

Fikir tartışan yok denecek kadar az…

Olan şey küfür, hakaret ve şiddet çağrılarıdır.

Şiddetin bir şeye çözüm olamayacağı, olmadığı işte daha dün ateşkes sağlanan Suriye'de görüldü.

400 binden fazla insan hayatını kaybetti, binlercesi ölümden kaçarken denizde boğuldu ve milyonlarcası evlerinden yerlerinden oldu…

Şiddetin, onu çağırmanın ve kullanmanın sonu budur çünkü...

Bu minvalde, kendi adıma Kıbrıs tarihini her zaman çeşitli kaynaklardan incelemiş, bir sürü materyali hatmetmiş birisi olarak demek isterim ki Kıbrıs'ın hem kuzeyinde hem de güneyinde müthiş bir tarih çarpıtması olduğu aşikardır.

Biz yıllarca Bayraktar Camisi'ni Rumların bombaladığını zannederken, bir gün bir sabah programında bir adam çıkıp 'Kıbrıs'ta cami yaktık' dediydi, hatırlarsınız.

Güney'de yaşayanlar da EOKA'cı Markos Drakos'un heykelini Türkler bombaladı diye yıllarca kandırıldılar, ne oldu sonuçta?

Yine EOKA'nın yaptığı ortaya çıktı.

Ne mi demeye çalışıyorum?

Dediğim şu:

Kıbrıs'ta emperyalizmin oynadığı oyunların ne sonu ne de başı vardır.

Ben iki toplum arasındaki nifak tohumlarının ekilmesini de ardından yaşanan bir sürü acı olayı da işte bu oyunlara bağlarım.

Bu noktada, Kıbrıs'ta çözümü savunduğum ve bu çözümü kotardığı iddia edilen bin tane emperyalist güç olduğu için 'bu ne yaman çelişki' de denilebilir.

Bu eleştiriyi kabul ederim ama gelinen noktada Kıbrıslı Türklerin varlık sorunu yaşadığını ve dayanacak gücünün son noktasına geldiğini de eklerim.

Hal böyle iken, bütün bu toz duman arasında en olması gereken şey her iki toplumun da geçmişi ile yüzleşmesi, hakikat ile buluşmasıdır.

Yoksa resmi tarih kitaplarından, onların yanlı şekilde formatından dolayı yeni düşmanlık tohumlarının ekilmesinin kimseye bir faydası yoktur, olamaz.

Madem yeri geldi, şunu da yazayım:

Bu tarih kitapları işinde maalesef Güney'in durumu Kuzey'den daha kötü bir haldedir.

O kitapların içinden fışkıran hamaset son yıllarda sınırın diğer tarafında yaşanan saldırılardan bellidir.

Kurttan kuzu işte bu yüzden, bu hamaset yüzünden çıkmamaktadır, çıkmayacak.

Bunlar son bulmalıdır…

Uzun lafın kısası, ajandada yazılanlar konusunda bir sorun olduğunu düşünmüyorum ancak bunun zamanlaması, sunuş şekli konusunda sorun olduğunu düşünüyorum.

Hele de 9 Ocak'ta Cenevre'de tarihin en kritik zirvesine giderken böylesi bir gerginliğe hiç ama hiç ihtiyacımız olmadığını da düşünen taraftayım.

Eleştirim bu noktadadır.

Eleştirim linç kültürünedir.

Eleştirim çözümü destekleyen kesimlere sırf bu yüzden 'hain, Rumcu' gibi yakıştırmaları yapanlaradır.

Eleştirim her ne olursa olsun kendi fikrini söyleyenlere, düşüncelerine şiddetle karşılık verme arzusu olanlardadır.

Benim tarafım barıştır çünkü, çözümdür, kimsenin burnunun kanamayacağı şiddetsiz bir ülke, bir dünyadır.

Mustafa Kemal'in 'Yurtta sulh cihanda sulh' lafını da işte bunun için çok severim.

Onun için çağrım şudur:

Sakin olun.

Bu gemide hep birlikteyiz.

Batarsa hepimiz batacağız, çıkarsa yine hepimiz çıkacağız…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.