Dünyanın tepesinden ara bölgenin kasvetine dönüş...

Yayın Tarihi: 29/01/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

New York, Mont Pelerin, Cenevre derken, döndük dolaştık, ara bölgenin kasvetli günlerine geri geldik.

Hani şu liderlerin sürekli birilerinin gözetiminde görüştüğü ve dönüşünde 'çok verimli bir görüşme yaptık, ilerleme için anlaştık' şeklinde açıklamalar yaptığı ara bölge görüşmelerinden bahsediyorum.

Kıbrıs sorununun çözümsüz olarak kalacağından da bahsediyor olabilirim.

Niye?

E canım, Cenevre'de kırmızı halılarla süslü, dünya gündeminin ilk 3 maddesinden birisi olup, uluslararası konferans topladıktan sonra kalkıp da ara bölgedeki BM binalarının soğuk koridorlarında çözüm arayacaksak vay halimize demekten başka ne çare olabilir?

Ha bir de Cenevre Konferansı ne oldu?

O günden beri yazdık, TV'de çıkıp boy gösterdik ve dedik ki 'bir sonuç bildirgesi yok, konferans devam ediyor…'

İyi de, madem devam ediyor, nerede nasıl devam ediyor, bir zahmet açıklansın da biz de bilelim…

Yoksa bir şey diyemiyor muyuz?

Yoksa garantör abilerimiz konular üzerinde uzlaşamadılar diye biz de mi vaz geçtik?

Böyle ise çıkıp açık açık toplumlara anlatsanız ya?

Öyle değil mi Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı?

"Biz bütün konularda yüzde 90 anlaştık ancak Türkiye ile Yunanistan anlaşamıyorlar?" denmeli mi?

Peki ya Sayın Başkan Nikos Anastasiadis?

Pek muhterem aile büyüğünüz AlexisTsipras çıkıp "şu an için çözüm için zemin yok" dedi, sizin bu konudaki cevabınız nedir?

Size göre de çözüm için zemin yoksa biz oyalanmayalım buralarda artık değil mi?

Madem Türk askeri ilanihaye buralarda kalacak, madem etkin ve fiili garanti devam edecek, eh, o zaman çözüm yok zaten değil mi?

Değil mi Sayın Başkanlar?

Bir taraftan "sıfır asker, sıfır garanti" isteniyor, diğer taraftan "garantilere dokundurmayız, askeri da çekmeyiz" deniyor, nasıl olacak bu iş?

Araya şimdi bir de FETÖ'cu askerlerin iadesi gerginliği girmiş durumda, oh ne ala…

Öyle ya, 2015 Mayıs ayından beri yüzlerce kez görüşeceksiniz, beş tane Güven Yaratıcı Önlemi bile hayata geçiremeyeceksiniz, 4 tane zirveden bir satırlık uzlaşı ile dönmeyeceksiniz ve halklardan çözüm için umutlanmasını bekleyeceksiniz ha?

Eh, bu işler Büyük Han'dazivaniya içmekle olmuyormuş demek…

Bu işler garantörlerin su yoluna gitmekle, 'aman ters düşmeyelim' tadında hareketlerle olmuyormuş demek.

Hele da iç piyasadaki çözüm karşıtlarının hezeyanlarına kulak vererek, onları dinleyerek hiç olmuyormuş…

Şimdi de Türkiye'deki referandum işi çıktı işte…

Efendim, Türkiye'deki referandumda 'Kıbrıs'ı satıyorlar' kampanyası başlarsa, 'evet' oyları zarar görürmüş de bu olmazmış…

Hah, gördünüz mü şimdi olanı?

'Hayır' ya da 'evet' kampanyası yapan arkadaşların Kıbrıs sorununa bakışı komple 'milli dava bakışı' değil çünkü…

İşin gerçeği, Türkiye halkının hemfikir olduğu ender konulardan bir tanesi de Kıbrıs sorunudur.

Solcusu, sağcısı, muhafazakârı, dincisi, liberali ve komünisti, söz konusu Kıbrıs oldu mu "yavru vatan, kanla aldık-masada vermeyiz" şeklinde reaksiyon göstermekte ve bunda birleşmektedir.

Dolayısıyla bana referandumla gelmeyin çünkü hiç alakası yoktur.

Referandum olsa da olmasa da, sonuç ne olursa olsun, milli dava bakışı bakidir, değişmeyecektir.

Bu yüzden de Nisan ayında yapılacak olan referanduma kadar bekleyecek olan bir Kıbrıs sorunu, akabinde, çok doğal olarak, Şubat 2018'de yapılacak olan Rum başkanlık seçimlerini de bekler pozisyona girecektir.

Araya önce Nisan, şimdi ise Haziran'da başlanacağı söylenen doğal gaz arama faaliyetleri gerginliği de gireceğine göre, biz kısacası Kıbrıs sorununun çözümünü unutma yoluna girmiş bulunmaktayız.

En azından federal çözümü konuşmayı unutabiliriz…

Kötü senaryo olarak gördüğüm durum maalesef budur.

Ha, arada iyi senaryo olarak, küçük bir umut da olsa, 1 Şubat günü liderlerin yapacağı görüşmede konferansın 2.safhasının tarihi ortaya çıkar, o arada garantörler bir formül üzerinde uzlaşır, ortaya bir umut doğar, bilemem artık…

Ama bildiğim, bu kadar gelişmeden sonra çözümsüzlük şansının çözüm şansından fazla olduğudur…

Acı gerçek an itibarıyla maalesef budur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.