Kıbrıs sorununda büyük final Nisan sonu...

Yayın Tarihi: 05/02/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

11 Ocak gecesi Cenevre'de karşılıklı olarak sunulan haritalar konusu tartışmaların odak noktası olmaya devam ediyor.

Dünkü manşetimizde duydurduğumuz üzere, Türk tarafının sunduğu haritada Güzelyurt'un olmadığı kesin bir bilgi olarak elimizdedir.

Dolayısıyla, iki de bir "Akıncı haritayı verdi, elimizde koz bırakmadı" diye serzenişte bulunanlar, olaya bir de bu açıdan bakmak zorundadırlar.

Toprak Türk tarafının kozudur.

Siyasi eşitlik ise Rum tarafının kozudur.

Yıllardır, 77-79 doruk anlaşmaları, Gali Planı, Annan Planı ve diğer çözüm kâğıtları üzerinde konuşulan şey budur.

Bunu anlamak bu kadar zor mu ki kalkıp bir 'karış toprak vermeyiz'ya da Rumların ısrarcı olduğu üzere 'dönüşümlü başkanlık ya da etkin katılım noktasında adım atmayız'denmektedir?

Basit ve net olarak tekrarlamak gerekirse Kıbrıs sorunu müzakeresi dediğimizşey temelde toprağa karşılık siyasi eşitlik müzakeresidir.

Buna ek olarak elbette ki 1974 müdahalesi ve burada bulunan askerlerin varlığı da bir sorundur.

1960 Garanti ve İttifak anlaşmaları tahtında 15 Temmuz faşist Yunan Darbesine karşı yapılan 20 Temmuz çıkartması, ardından geçen zamanda Türk askerlerinin adada kalıcı olarak konuşlanması ile birlikte taksim noktasını da beraberinde getirmiştir.

Bu minvalde, garantiler konusunun Kıbrıs sorunu müzakeresi kapsamında bizden çok garantörlerin sorunu olduğunu anlamak zorundayız.

Bakınız, geçtiğimiz hafta, Garantör İngiltere'nin Başbakanı Teresa May Türkiye'yi ziyaret etmiştir.

Görüşülen konuların en önemli başlıklarından birisi de Kıbrıs'tır.

Belli ki İngiltere ve Türkiye Kıbrıs sorununda garantörlük üzerinden başka anlaşmalar kotarma yolundadır.

Mesela Brexit sonrası yapılması öngörülen yeni ekonomik anlaşma bunlardan bir tanesidir.

Öte yandan Yunanistan ile Türkiye 15 Temmuz darbesi sırasında Yunanistan'a kaçan askerleri de kendilerine bir sorun haline getirmiştir.

Yunanistan bu askerleri şu an itibarıyla veremez.

Veremez çünkü bu AlexisTsipras'ın siyasi hayatının sonu anlamına gelebilecek gelişmeleri de beraberinde getirebilir.

Bu bağlamda Yunan Başbakanı zordadır.

Öte yandan Türk Genel Kurmay Başkanının Kardak'a ani ziyareti, o gerginliği artırmış ama çok da büyütmemiştir.

İki ülke arasında adalar ve kıta sahanlığı konusunda sorun vardır.

O yüzden de iki ülke, bir yandan Kıbrıs konusunda pazarlık yaparken, bir yandan da aralarındaki bu sorunları istişare etmektedirler.

Eide'nin Cuma günü Atina'da Nikos Koçias ile tam 3 saat görüşüp ardından da "Eğer hepimiz kartlarımızı doğru oynarsak, Kıbrıs'ı sadece Türk ve Rum Kıbrıslılar için değil, Türkiye, Yunanistan ve diğer ilgili taraflar için de bir işbirliği alanı olarak görebiliriz" demesi boşuna değildir.

Yine aynı görüşmeden sonra Koçias'ın "Türkiye en iyi komşusunun Yunanistan olduğunu anlamalıdır" demesi de manidardır.

Yunan Adalarının en büyük turist grubunun Türkler olduğu düşünüldüğünde, özellikle Ege Bölgesi üzerinden iki ülke arasında büyük hacimle devam eden ticari ilişkiler düşünüldüğünde, Kardak gibi basit bir kara parçası için bu bozulamaz.

Kıbrıs için da bozulacağını sanmıyorum.

Kaldı ki, 1974'ten beri 2-3 kez savaşın eşiğine gelmiş bu iki ülke her şeye rağmen dostluklarını geliştirmişlerdir.

Bu bağlamda, 18-19 Ocak tarihlerinde Mont Pelerin'de ortaya atılan fikirler içinde çok önemli olası formülleri de barındırmaktadır.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın yakın çevresine "garantilerde Türkiye-Yunanistan uzlaşısı uzak değil" dediğini de biliyoruz.

Hal böyle iken çözüm taraftarı olduğunu bildiğimiz meslektaşlarımızın, diğer çözüm güçleri mensuplarının sürekli şekilde 'karamsar' bir hava çizmesine anlam vermediğim gibi, bu arkadaşlarıma yürüdükleri bu yolun çözümsüzlüğe hizmet ettiğini hatırlatmak isterim.

Bakınız, Mart başındaki zirve de son zirve olmayacaktır, devamı vardır.

Ama istasyon, yani toplanan konferans, son istasyondur.

Bu bağlamda, Türkiye referandumundan sonra, Nisan ayının sonunda Kıbrıs sorununda büyük final zamanı gelip çatacaktır.

İster gülün, ister 'senin tarihlerinden bıktık' deyin, ne isterseniz deyin, Kıbrıs sorunu tamamen bir doğal takvim içerisinde gitmektedir.

Sonunda nasıl bir sonuç olacağını hep birlikte göreceğiz.

Ben mucizelere inanırım ve Kıbrıs sorununun çözümünün de böyle bir an ile geleceği yönünde inancım tamdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.