AKEL, DİSİ, Enosis ve 'politik şizofreni' halleri…

Yayın Tarihi: 18/02/17 09:10
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Lefkoşa'da AKEL'in Genel Sekreteri Andros Kiprianu'nun makam odasında oturuyoruz. Gazetemizin isteğini bir kez daha kırmadığı için bize röportaj verecek…

Yolda gelirken kavgalı liderler görüşmesinin bittiği öğrendiğim için odanın kapısında girer girmez Andros Kiprianu'ya soruyorum; ''Görüşme az önce bitmiş, herhangi bir bilginiz var mı? Rum basınına göre Akıncı masayı terk etmiş deniliyor.''

Her zamanki güleç tavrı ile ''Yok henüz bilgi sahibi değilim'' diye cevap veriyor Genel Sekreter…

Ardından da kayıt cihazını çalıştırıp ilk sorumu soruyorum ancak sormamla birlikte Kiprianu'nun telefonu çalıyor…

"Başkan arıyor" diyor ve tercüman ile birlikte odadan çıkıyoruz.

Döndüğümüzde Kiprianu'nun suratındaki gülümsemeden eser yok…

"Maalesef" diyor, "Dediğin gibi olmuş, Akıncı masayı terk etmiş…"

Bir an için sessizliğe bürünüyoruz.

Soracağım soruların o saniye itibarı ile bir anlamı kalmadığı için hemen saksıyı çalıştırıp soru düşünmeye başlıyorum.

Bu arada Kiprianu konuyla ilgili konuşmaya başlıyor, "Liderler sorumluluklarının farkına varmalı, suçlayıcı ifadelerden kaçınmalı" ifadelerini kullanıyor.

O an için tabii ki Rum basınına pompalanan bilgi "Akıncı masayı terk etti" şeklinde olduğu için biraz da bunun etkisiyle olsa gerek Genel Sekreter Enosis Anma Günü tüzüğü ile ilgili ''Meclis'in ciddi, vahim bir hatası ancak Akıncı da aşırı tepki verdi" diye konuşuyor.

AKEL için Kıbrıs siyasi tarihinin en eski en önemli oluşumlarından birisi hatta birincisidir demek aymazlık değil, tabii ki gerçeğin ta kendisi olur.

1950 Plebisiti'nin yapılmasını sağlayan parti olarak bilindiği için de, söz konusu tüzük kararı ile ilgili ret oyu vermesine rağmen bazılarının AKEL'i 'esas Enosis'çi bunlardır' diye suçlaması nasıl bir kafadır bilemiyorum.

(Ancak AKEL'e karşı 2004 referandumundan dolayı bir kırgınlığım olduğu doğrudur, bu gerçeği de gizleyemem…)

Röportaj sırasında Kiprianu'ya bu 'Enosis' suçlamaları işini de sordum.

Genel Sekreter sakince cevap verdi:

"AKEL'in 1949'da Enosis Plebisiti için imza toplamaya başladığı bir gerçektir. Ancak o zaman ülkemizdeki siyasal koşullar tamamen farklıydı. Kıbrıs, İngiltere'nin sömürgesiydi ve bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyordu. Geçen zaman içinde AKEL bu konudaki öz eleştirisini yapmış ve bu tezin yanlış olduğunu anlamıştır. Çünkü o tez adadaki Türk varlığını görmezden gelen bir tezdi. Ancak o günden beri o zamandan bu yana ülkemizde çok şeyler yaşandı. 1960'ta bağımsızlığımızı aldık. 1974'te darbeyi yaşadık ve ardından Türkiye'nin istilası geldi. 1977'de ülkemizin yeniden birleşmesi yolunda iki bölgeli iki toplumlu federasyonu kabul ettik. Bir yandan 40 yıldır Kıbrıs sorununun federal yoldan çözümü için çabalayacaksın, öte yandan da Enosis kutlaması, anması yapacaksın. Bu tam anlamı ile bir politik şizofreni olur."

Öyle ya, tam bir politik şizofreni olurdu gerçekten de…

De bu sadece AKEL için mi böyle olurdu?

DİSİ?

Ya da DİKO?

Bunlarınki nedir?

1979'da Denktaş ile anlaşma imza eden, 1977 Makarios-Denktaş anlaşmasına atıfla 'federal çözüm' temelini kabul eden Spiros Kiprianu DİKO lideri değil miydi?

Yıllarca Denktaş ile federasyon görüşen, bu tezi savunan Glafkos Kleridis DİSİ lideri değil miydi?

E o zaman nedir?

Hadi DİKO zaman içinde baba-oğlu Papadopulosların etkisi ile aşırı milliyetçi unsurların esiri oldu diyelim…

DİSİ'ye ne oldu?

Nikos Anastasiadis ki kendisi ve partisi DİSİ Annan Planı'na tek evet diyen kesimdi, nasıl olur?

Eh, bu durumda, AKEL Genel Sekreteri'nin söylediği şey yerindedir.

Bu tam bir politik şizofreni halidir.

Ve umarım bu deliliğe kısa sürede bir çare bulunur da Kıbrıs adası kesin bir bölünme ve başka tehlikelerle baş başa kalmaz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.