Ya çözüm ya ayar…

Yayın Tarihi: 02/03/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Cumhurbaşkanı Akıncı'nın müzakere masasına şerh koymasının ve Pakistan İslam Cumhuriyeti'nin davetlisi olarak 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirve Toplantısı'na katılmasının Başkan Anastasiadis'i, Dışişleri Bakanı Kasulidis'i ve Kıbrıs Rum Yönetimi'ni toptan telaşlandırmasının nedeni, gerçekte ekonomik iflastan kurtulmak için bel bağladıkları ve bu konuda AB'yi arkalarına alıp her türlü düzenbazlığı yapmayı göze aldıkları, sözde Münhasır Ekonomik Bölgeleri içindeki "Afrodit" adını verdikleri parseldeki doğal gaz rezervleri.

Borsalar, halkın parasını ve birikimlerini korumakla görevli oldukları için kendilerine kote olmuş şirketlere sadece ve sadece yüzde yüz sağlıklı ve sağlam yatırımlara izin verirler. Sorunlu bölgelerde asla ve asla borsalara kote şirketler yatırım yapamaz.

İşte Rumların son zamanlardaki telaşı bundan kaynaklanıyor. Birileri Rumların kulağına fısıldamayı ve dikkatlerini, Enosis"ten, müzakereleri bir şekilde olumlu sonuçlandırmaya çevirmenin şart olduğuna ikna etmeyi başardı. Kendilerine, 'Adada somut bir anlaşma olmazsa gaz da yok, petrol de yok. Hiçbir şirket gelip sorunlu bölgeye yatırım yapmak izni alamaz' dendi ve yatırımcı şirketler de frene basmak zorunda kaldı…"

Bu satırların yazarı Ata Atun…

Kendisinin pek de çözüm gönüllüsü olmadığını düşündüğümden bunları dünkü köşesinde yazması bana çok manidar geldi.

Ne diyor Ata Atun?

"Kimse sorunlu bölgelere yatırım yapmaya gelmez…"

Eh, dediklerinde haksız mı?

Değil.

İşte bunun son örneği geçtiğimiz ay yaşandı.

Nisan ayında kazılara başlayacağı açıklanan Total şirketi bunu haziran ayına erteledi.

Sebep olarak da özelleştirilen Limasol Limanı'ndaki bir takım prosedür işleri olarak gösterildi.

İnandık mı?

Kesinlikle hayır.

Düşünün, Total nisan kazısını ertelemeyip de başlatsaydı ne olurdu?

Türk tarafı büyük bir ihtimalle sert tepki gösterir, masadan kalkar, Navtex ilan eder, Barbaros'u bölgeye gönderirdi.

Böyle bir filme tabii ki girmezlerdi, girmediler de…

Artık anlanması gereken şey şu çünkü:

Uluslararası bir sorun olan Kıbrıs sorunu 1974'ten beri adada kurulan statüko ile idare etti. Bölgede uluslararası toplumun çıkarına bir şey olmadığı için oluşan statüko bugüne kadar korundu.

Bu statüko 2004 Annan Planı zamanında belli ki daha değişmeye namzet değildi diye değiştirilmedi ve bugüne kadar beklendi.

O zamanlarda bu durumu çok değerli bir dostum şöyle açıklamıştı:

"Annan Planı'ndan sonra müzakereler buzluğa girer. Bir sonraki çıkış 2017 civarlarında olur ama o gün geldiğinde bu kez çözülecek çünkü adanın çevresindeki doğal zenginlikler gündeme gelecek…"

İşte o gün geldi çattı…

Hayal kurmuyorum, tüm göstergeler bir çözüme ya da yeni bir ayarlamaya işaret ediyor.

Gelinen noktada ada üzerindeki bu statükonun sürdürülmesi imkansız bir durumdur çünkü…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın dilinde tüy bitercesine sürekli söylediği 'Çözüm olmazsa çatışma ihtimali var' demesi işte bu doğal kaynaklar meselesi yüzündendir.

Ha diyeceksiniz, Rumlar gerek Enosis gerekse de son azınlık açıklamaları ile bizi istemediklerini ispatladılar.

Ben buna istememe değil de 'koz yaratma' olarak bakıyorum.

Nasıl ki bizim taraf fol yok yumurta yokken '4 özgürlük isterik' diye bir teklifle geldiyse, Rumlar da buna cevaben önce bizim tarafı karıştıracak Enosis, ardından da 'azınlık' gibi laflarla süslü tahrik edici elementlerle çıkageldiler.

Sonuç olarak büyük bir oyun oynanıyor ve belli ki büyük güçler bu işin peşini bırakacak gibi görünmüyor.

Bu minvalde, Kıbrıs adasındaki statükoya bir ayar verileceği artık kaçınılmazdır.

Bunun federasyon mu yoksa başka bir model mi olacağını kısa sürede anlamış olacağız…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.