Çözümün kıyısında...

Yayın Tarihi: 08/04/17 07:30
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Son yazdığım makalede Kıbrıs sorununda gelinen noktayı 'Ya tamam ya da devam' olarak nitelemiş ve kendimi gelişmelere nazır nadasa bırakmıştım.

Açıkçası bir haftadır köşe yazmamamın esas sebebi buydu…

Gelişmeleri beklemek.

Neydi onlar?

Geçen pazar günkü yemek…

Salı günkü Akıncı-Guterres görüşmesi ve dünkü Enosis oylaması…

Hatırlıyorum da geçen pazar günkü yemeğin ardından pazartesi çıkan haberlerde 'Sonuçsuz yemek' ya da 'Koca bir hiç' gibi başlıklar görünce gelişmeleri son derece yakından takip eden birisi olarak bıyık altı gülmüştüm…

Çünkü gelinen noktadan sonra bu işin sonuçsuz kalması gibi bir durum olmayacağı sütün beyaz olduğunu kadar net bir durumdur.

Bu bağlamda masanın tekrar kurulacağını son yazımda vurguladım ve bugün sizlerin huzurunda 'Ben demiştim' diye gururla duruyorum.

Hani çok bilen arkadaşlar var ya, şu 'hiçbir şey olmazcı' tayfa, işte onlara yazıyorum.

Ayrıca yazılarımın altında 'hayalden hayale uçan' diyen dostlara da iyi günler diliyorum…

Yani uzun lafın kısası, Kıbrıs sorunu ve dün yapılan Enosis oylaması ile Kıbrıs Rum toplumu o kritik çözüm psikolojisi eşiğini aşmış, yeni bir devreye geçmiştir.

Kıbrıs Türk toplumunun çözüm istenci zaten açıktır diye yukarıdaki cümlede kullanmadım.

Elbette, dün alınan karardan sonra 'efendim bu Rumların kafası değişmez, onu nasıl değiştireceğiz?' şeklinde eleştiriler gelmeye çoktan başladı ama sormak lazım; madem bu arkadaşların kafası değişmez, o zaman siz neden çözüm istiyorsunuz?

İstemeyin çözümü, açık açık söyleyin.

Rum'un kafası değişmez da sizinki değiş değiş öldü mü nedir?

İkide bir 'çözüm isterik ama…'

E aması maması yok bu işin artık, ya bu işi federal temelde çözüp yola devam ediyoruz ya da şimdiki bitmiş statüko üzerinden çözümsüzlük girdabında boğulup gidiyoruz.

Hele de yanı başımızda bombalar patlarken, Orta Doğu'da Suriye üzerinde yeni bir savaş filmi ekranlara düşmüşken, siz o ateş bize sıçramaz diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Eski Başbakanlardan, sevgili abimiz Ferdi Sabit Soyer dün Twitter'de 140 kelime ile durumu çok güzel bir şekilde özetlemiş.

Ne demiş başkan?

"ABD Kıbrıs açıklarından Suriye'yi vurdu hala bir çözüm olmazsa Kıbrıs'ın ne hale geleceği üstelik hidrokarbon çelişkisi ile bu çok açık…"

Devamında bir 140 kelime daha atmış ve demiş ki;

"Adanın etrafındaki ateş büyürken bizim hemen bir çözüm konusuna daha fazla ağırlık vermemiz kaçınılmaz bir ödevdir… Halk ve yurt için…"

Sevgili Başkan'ın gayet net olarak ortaya koyduğu bu tehlikeye tamamen katılmakla birlikte zamanımızın çok azaldığı da bir gerçektir.

Dünkü oylama sonrası Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da aynı vurguyu yapmış ve zamanın daraldığını açıkça işaret etmiştir.

Bu durumda, önceki yazılarıma da sık sık konu ettiğim üzere, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin sözünü ettiği "büyük soruyu sorma zamanı" gelmiştir.

Bu işi çözüyor muyuz, yoksa çözmüyor muyuz?

Bana kalırsa, Rum Meclisi'nin dün aldığı kritik karar ve bunun sonucu olarak masanın salı günü kurulacak olması ile birlikte çözme yolunda istenç gösteriyoruz…

Bu bizi umutlandıracak bir durumdur.

Şimdi liderlere cesur kararlar almak için destek vermenin tam sırasıdır.

Şaka yollu, eleştirerek ve bazen de ağır konuşarak çözüm güçlerine esas meseleye konsantre olma çağrısını defalarca yaptım ve buradan bir kez daha sesleniyorum:

Ya safları sıklaştırıp adamıza önce çözümü ve ardından tesis edilecek barışı getirmek için elimizden geleni yaparız ya da çözümsüzlük altında kısır, çözümsüz iç politik meseleler içinde kaybolup gideriz.

Çünkü çözümün kıyısında, barışın köşe başındayız…

Teğet geçersek vay halimize…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.