Homo Sapiens'in salata ile imtihanı…

Yayın Tarihi: 19/04/17 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Gene yazılara ara verdik…

Bir türlü gereken konsantreyi sağlayıp iki satır yazamıyorum.

Bu yazıyı da zoraki yazıyorum zaten.

Çünkü memleket konuları ile ilgili yazı yazmak bana zül geliyor.

Kıbrıs sorunu ile ilgili yazacaklarımı ise tükettim.

Eski anılarını yaz dediler ama anılar çok uzak sanki…

Ya da kendimi yazı yazabilmek için yeterince rahat hissedemiyorum.

Tüm bunların dışında bir de diyet işi icat ettim, şimdilerde harıl harıl diyet yapıyorum.

Ekmeksiz yemek yediğimde açlıktan ölen ben artık ekmek görmek bile istemiyorum.

Aslında zaman zaman çörek filan canım çekmiyor değil ama inat ettim ya bir kere, göbeği eritmek için başka çare yok.

Ama en kötüsü şekeri bırakmak bence…

Şekersiz neskafe gibi bir şeyi nasıl oldu da kabul ettim ki ben?

Gerçi doktor daha evvelden kalp çarpıntım var diye gittiğimde ''Neskafe içiyor musun?'' diye sormuştu "Evet" deyince de "Derhal kes" demişti ya acaba diyorum onu da mı kessem?

Ha diyeceksiniz ki 'ne kesmedin?'

E biri bir şey yap dediğinde inadına yapmıyorum ben…

Ruh hastasıyım biraz…

Dolayısıyla bu diyet işini de tamamen kendi kafama göre uydurdum.

Bu bağlamda şeker, tuz, karbonhidrat türü şeyleri, ekmeği kestim.

Yağda kavrulmuş şeyleri de öyle…

Koskoca Ulaş Barış öğle yemeklerinde brokoli, bakla ve diğer bütün saçma sapan gıdalarla hayatını idame ettirmeye çalışıyor işte…

Allah'tan sevgili eşim Yonca bir evvelinden beri bu kaynanmış yemek işlerini çok sever da destek oluyor.

Yoksa işimiz dışarıdan çağırıp yemeye kalsaydı batardık.

Bir avuç kaynanmış tavuk, 2 kaşık darı ve biraz marula 35 TL ödemek de neyin nesi kuzum?

Öte yandan işin ucuzuna da kaçıp 15 TL'ye de salata çağırabilirsiniz ama ben ki mangalların efendisi, yakışır mı yahu?

Şaka bir yana kırk yıl düşünsem kendimi öğle yemeği olarak kaynanmış brokoli yiyen birisi olarak hayal edemezdim.

Dahası bu türden postmodern davranışlar içine girenlerle bol bol dalga geçmişliğim var…

Memlekette pestisit testi yapılamadığı için yenilen o yeşilliklerin 'zehir' kaynadığını çokça yerde telaffuz edip diyet yapan arkadaşlarımın hevesini kırmışlığım da var…

"Lan oğlum, Homo Sapiens dediğin türün (yani insanlığın) kaderi ateşi bulup eti pişirip yiyerek değişti. Et yiyin, ot yemeyin" diye bol bol nutuk çekmişliğim de çok…

Ama bunun dışında diyetin bana yaradığının söylenmesi, kilo verdiğimin iddia edilmesi ve gerçekte de 5-6 kilo kadar vermem beni salata yemeğe zorluyor…

Homo Sapiens'in doğasına aykırı bir durum olmak yanında benim gibi etçil bir adama ne büyük zulüm…

Zaten hayatta istediğim her şey için bedel ödemeye alışkın birisiyim…

Ha diyeceksiniz 'kim ödemez a Ulaş bedel?'

E o da doğru ya…

Yani anlayacağınız hayatım kendi kendimi diyetle ilgili olarak 'ikna etmekle' geçiyor…

Ha bir de Eti Form yemekle…

Ya da Yonca'nın dediği gibi 'sunta' yemekle…

Bunun dışında nevi şahsına münhasır kedimiz Tomris ile mücadele ediyorum.

O da olmadı trafikteki kırmızı ışıklarla…

Ama yine de yılmıyorum…

Kendimi yaz gelince sıcak bir sahilde sırım gibi bir vücutla hayal ediyorum…

Orta yaş bunalımı etkisi olsa gerek diyorum bazen de…

Hani böyle kendini işe yaramaz, gereksiz, kel, fodul ve tipsiz görünün ya…

İşte öyle bir şey…

Yine de asayiş berkemal diyelim…

Gelsin marul, gitsin golyandro…

Gelsin et şiş, gitsin şeftali…

Yok, bu son yazdığım şaka, onlar en azından bir müddet hafta arası gelmesin…

Hafta sonu geldi mi yakarım, affetmem…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.