Bu ruh bir başarısızlığa daha dayanamaz…

Yayın Tarihi: 08/06/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Efendim neymiş, "güvenlik ve garantiler başlığında ilerleme olmazsa süreç başarıya ulaşmazmış…"

Yani bunu bilmek için engin bir politika bilgisine gerek olmadığı açık değil mi?

Bunun gibi Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında Kıbrıs Türk tarafının istekleri kabul görmezse yine sürecin hedefine varamayacağı görülmüyor mu?

Yıllardır söyler dururuz…

Kıbrıs sorunu özünde bir siyasi eşitliğe karşı toprak ve garantiler konusudur.

1963-1974 arası sadece siyasi eşitlik sorunu temeline devam eden bu sorun 1974 sonrası alınan toprak ve gelen askerle birlikte yukarıda yazdığım şekle dönmüştür.

Federasyon denilen şey de işte tam bu nokta devreye giren ve tarafların arasında -eğer gerçekten bir birleşmeden bahsediliyorsa tabii, en iyi yöntemdir.

Ancak geldiğimiz noktada federal tez can çekişmektedir.

İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York dönüşü Ercan'da yaptığı açıklamada Cenevre Konferansının bir 'son' olduğunun altını çizmiştir.

Kendisine katılıyorum.

Federal Kıbrıs için yapılan girişimler Haziran ayının ikinci yarısında yapılacağı söylenen konferansta son kez masaya yatırılacaktır.

Eğer Rumlar Federal Kıbrıs'a inanıyorsa ve Türkiye garantilerde adım atmayı düşünüyorsa, Cenevre çözüm konferansı olabilir.

Bunun dışında gelişecek olan olumsuzluklar bizi ayrılık noktasına taşımaktan başka bir işe yaramayacaktır.

İyi de bu durum, yani çözümsüzlük ilan edilebilir mi?

Özel Danışman Espen Barth Eide, New York'ta yaptığı toplantıda açık açık bunu ifade etmiş ve "çözüm ya da çözümsüzlüğü ilan ederiz" demiştir.

Çözümsüzlüğün ilanı lafı elbette bizim statükocuların pek bir hoşuna gitmiş olsa gerek "ilan edilsin" tadında karşılanmış, şimdiden 'iki devletli çözüm' diye korolar başlamıştır.

Olabilir mi?

Çözümsüzlük ilan edilebilir mi?

Bu nasıl olacak?

Yani taraflar orada çıkıp "biz anlaşamadık, ayrılıyoruz" mu diyecekler?

Dediler diyelim, sonra ne olacak?

Mülkiyet tazminatlarını ödeyip, ardından da Güzelyurt ile Maraş'ı verip iki devletli çözüme mi yöneleceğiz?

Konuşulan formüllerden birisi de bu çünkü…

Yani yok öyle "bir karış toprak vermem" masalı.

Dolayısıyla, eğer Cenevre sonuçsuz biterse ve gündeme 'kadife ayrılık' denen şey gelirse, yapılacak olan şey yine müzakeredir.

Bu arada Cenevre'den emin konuşuyoruz ancak ortada henüz ne tarih ne de Eide'nin hazırlayacağını söyledikleri "şey" yok.

"Şey" diyorum çünkü bu konudaki terminolojide de iki taraf arasında farklılıklar var.

Cumhurbaşkanı Akıncı "bu bir rehber belge olacak, neyi nasıl görüşeceğimizi anlatacak" derken Rum Sözcü Hristodulidis ısrarla "ortak belge" demektedir.

Ortak belge denilen şey iki taraf arasındaki uzlaşıların kağıda döküldüğü belgeye denir.

Rehber belge denilen şey ise o uzlaşılara nasıl ulaşılacağını gösteren belgedir.

Yani bir nevi ortak belgeye ulaşmak için belge gibi bir şey.

İyi de garantiler konusunda tarafların pozisyonları arasında uçurumlar olduğunu biliyoruz.

Bu durumda Rumların 'ortak belge' demeleri abesle iştigal, Akıncı'nın 'rehber belge' demesi ise belirsizdir.

Çünkü eğer iddia edildiği gibi Anastasiadis'in ön şartları ortadan kalkmışsa, ki pratik olarak kalkmış durumda görünmektedir, ortak belge ısrarı bilakis kalkmadığını göstermekten başka bir şey değildir.

Yani bu yemek daha çok su kaldırır gibi durmaktadır.

Yoksa New York'ta bir tarih belirlenir, Mont-Pelerin toplantılarında garantörlerin fikirleri kağıda yazılır, konferans için geri sayım başlardı.

Bu yüzden Cenevre işinin hala daha kesin olmadığını bir yere not ederek ve de Türk Dışişleri Bakanlığının son derece sert son açıklaması ışığında dereyi görmeden paçaları sıvamamak gerekir diye düşünüyorum.

Ha ne oldu da iki de bir umutlu konuşan Ulaş böyle temkinli düşünmektedir?

Eh atalarımız "sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" demişler, ondandır…

4 zirve ve sayısız hayal kırıklığından sonra bu ruh bir başarısızlığı daha kaldıramaz çünkü…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.