Kefaretin bedeli...

Yayın Tarihi: 06/08/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Yeni bir fırsat doğması halinde toplumun daha geniş kesiminin sürece dahil edilmesi gerekir. Kıbrıslılar süreci biraz fazla liderlerin eline bıraktı. Bunun üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Değişiklik için ayağa kalkmalısınız, oturup da başkalarının sizin için değişim yapmasını bekleyemezsiniz…"

Bu ifadelerin sahibi kim?

Espen Barth Eide…

Ne diyor Eide?

"Değişiklik için ayağa kalk Kıbrıslı" diyor…

Aman sen misin diyen?

Yok efendim "Eide halkı isyana çağırmış" da "böyle kepazelik olur muymuş" da gider…

Niye kızıyorsunuz kuzum?

Etrafta çözüm için isyan edecek bir halk vardı da biz mi görmedik?

Nerede bu halk?

Crans Montana'da adanın kaderi bir kez daha çizilirken nerede idi?

İsyan edip, sokağa dökülüp "çözüm istiyoruz" diye haykırdı mı?

Hayır.

E o zaman neden kızdınız?

Annan Planı'nın o 80 bin kişilik mitingleri rüyalarınıza mı girdi yoksa?

Girmesin.

Yok öyle bir çoğunluk zira…

Çözüm güçleri bitmiş çünkü…

Çözüm umudunu bitiren de kendileri oldu zaten…

Mehmet Ali Talat-Dimitris Hritofiyas görüşmelerini hatırlayın…

Ban ki-Moon'un adaya geldiği gün, ara bölgede, o bedbaht çadırda, o somurtkan suratla dikilen Hristofiyas'ı da hatırlayın…

İki yoldaş yapamadıysa, kim yapacaktı?

Leymosunlu Mustafa ile Nikos mu?

Ama pişman değilim yine de…

Mustafa Akıncı'ya bu süreçte hep destek oldum…

Çözüm için Kıbrıslı Türklerin elindeki tek silah olduğunu düşündüm…

Hiç lafı gevelemeden söyleyecek olursam bu süreçteki en masum kişi odur da derim…

Ama onun masumiyeti geçmez bu işte…

Masumiyetinin yanı sıra cesareti de geçmez…

O soğuk Cenevre gecesinde ''Sakın harita vermeyin'' denilmesine rağmen haritayı veren odur çünkü…

Ve o çalkantılı, sıcak Crans Montana gününde Omorfo'nun verilmesini Türkiye'ye kabul ettiren de odur…

Ama yetmedi…

Çünkü büyük abiler 'anlaşılmama üzerine çoktan anlaşmış' olarak oradaydılar…

AB, ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve diğerleri…

Anlaşmalı anlaşmazlık…

Çözümsüzlük çözümdür lafının bir başka Türkçe tezahürü işte…

Da, neredeydi bu halk?

Akıncı'ya laf çakmaktan bitap düşmekten başka ne yapıldı?

Cenevre'de ve Crans Montana'da 'Ulusal Konseycilik' oynamaktan başka işe yaramayan çözüm güçleri nerede idi?

Onun için korkmayın…

İsyan yok…

Olmayacak…

İsyan edecek biri yok çünkü, yalnızız…

Mont Pelerin'de bir tepede bölünme çanlarını dinlerken de yalnızdım…

O temiz sokaklarda buz gibi bir gecede gözyaşları içinde yürürken de yalnızdım…

Cenevre'de karlı bir sokakta ismimden nefret ettiğimi fark ettiğimde de yalnızdım…

Crans Montana'da çöküşün ardındaki saatlerde oteldeki balkonumda gözyaşı dökerken de yalnızdım…

Hep yalnızdım ben…

Çözüm barometresi yazarım diye dalga geçilirken…

En kötü anda bile umutlu bir şey söylerken…

Hatta en keskin çözümcülerle 'bir şey olmaz' dedikleri için kavga ederken…

Hep yalnızdım…

Sadece ben değil, sen de yalnızdın çözümcü arkadaşım…

Bu bendeki yalnızlık sadece bana has değil çünkü…

Klavye başında ahkam keserken, meyhane köşesinde nutuk atarken sen de yalnızdın…

Ara bölgede eylem yapan bir avuç insan da yalnızdı…

Şimdi yolumuza yalnız devam ediyoruz işte…

Onun için geçen hafta boynumda yıllardır taktığım barış işaretli kolyeyi söküp denize fırlattım…

Yanımdaki dostlar hemen dalıp çıkarmaya çalıştılar ama gitmişti…

O derece kaybolmaya meraklıymış demek…

Şimdi bana söyleyin; kolye bile benden bu kadar gitmek isterken bir daha kim inanır bana?

Ben bir kumar oynadım ve kaybettim çünkü…

Çözüme inandım ve kaybettim.

Şimdi kefaretini ödeyeceğim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.