Veda yazısı...

Yayın Tarihi: 11/08/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bugün sizlere son kez yazıyorum…

İki yıldan uzun bir süredir 'Aklıma Takılan' şeyleri gündeme getirdiğim bu köşe bugün itibarıyla son kez yayında.

Kıbrıs Postası Gazetesinde geçen 26 ayın ardından bugün veda ediyorum.

Yeni bir proje ile devam kararı aldım, sebebi bu…

Sonuçta insanlar gelip geçici, kurumlar kalıcıdır.

Kıbrıs Postası da bu türden kurumlardan bir tanesidir.

Çok güzel günlerimin geçtiği bu güzide yerde iki yıl boyunca sizlere kah Kudüs'ten kah New York'tan bildirdim.

Kah Brüksel'den, kah Strasburg'dan…

Ama Kıbrıs sorunun çözülmesi için gidilen dört zirveden bildirmek benim için onur oldu…

Hayatımın en önemli anlarını yaşadığım o zirveler benim için hayal kırıklığı ile sonuçlandı ama olsun, habercilik adına iyi işler yaptığımızı düşünüyorum.

İşte o hayal kırıklıkları ayrılık kararı almamda etkili olmadı desem yalan olur.

Kıbrıs sorunu beni gerçekten çok yıprattı.

Konuyu bu kadar içselleştirdiğim için kendime çok kızıyorum.

Bu konuda harcadığım mesai boşa gitti diye de çok üzülüyorum.

Açıkçası çok yorgunum ve yıpranmışım…

Bu yüzden de yeni bir başlangıca, yeni bir maceraya ihtiyacım var…

Sizlere bu yazıyı açık yüreklilikle yazıyorum, hep öyle yazdım zaten…

Uzun lafın kısası, diyeceğim şu:

Bu köşede yazdığım bütün yazıların arkasındayım ve hiçbir pişmanlığım yoktur.

Yine de bir kusur ettiysem affola…

Gazeteye gelince;

Genel Yayın Yönetmenim olmasından fazla artık gardaccığım olan Rasıh Reşat'ın da dediği gibi 'bu gazetenin kapısından bir tane bile deli olmayan insan girmedi…'

İki yılda gördüklerimden sonra düşünüyorum da Rasıh haklı…

Ama bu delilik komik bir delilikti…

Güzel, verimli ve türlü türlü zor şartlarda iş yapmasını bilen bir delilikti.

Meslek hayatımın en güzel günlerini kesin ve net olarak burada geçirdim…

Ve açıkçası ayrılmak çok zor geliyor…

Ha iki yılda hiç kavga etmedik mi sandınız?

Ohoo, ne kavgalar…

Ama hepsi mutlu sonla biten güzel kavgalar…

Hayatımın en zor yazılarından birisi olan şu satırlarda gazetedeki tüm dostlarıma bana katlandıkları için teşekkür ederim.

Sabahtan akşama benim klavyeyi kırma sesimi çektiler…

Sabahları zor insan olmam dolayısıyla tersliğimi çektiler…

Kıbrıs sorunu her tökezlediğinde melankolimi de çektiler…

Bir kusur ettiysem affola…

Daha uzatmayacağım fakat teşekkür etmek istediğim birisi daha var…

O da gazetenin patronu Polat Alper…

Ona da artık 'gardaccığım' diyorum…

Hiçbir isteğimi geri çevirmedi, hiçbir zaman beni zorda bırakmadı, yazdığım haberlere, köşelere hiç itiraz etmedi.

Çok teşekkürler güzel insan…

Ve Rasıh Reşat…

Hiçbir zaman 'şunu yaz, bunu yazma' demeyen, gittiğimiz tüm başarısız zirvelerde ben marazdan ölürken bana resmen bebek bakıcılığı yapan, moralim bozulduğunda her zaman düzelten, cebinde 10 TL'si varsa gözünü kırpmadan 5 TL'sini bana veren adam…

Ah Rasıh ah…

Mont Pelerin'de o teleferiğin tepesinde, o eşsiz Cenevre Gölü manzarasına bakarken birden bire çalmaya başlayan çanları hatırlıyor musun?

Bölünme çanları gardaş…

Öyle demiştik…

Öyle de oldu ama o günlerden bana kalan senin eşsiz dostluğun işte…

Sana teşekkürü bir borç bilirim…

Gazetedeki tüm arkadaşlarımın da yolu açık olsun…

Meslek hayatlarında en büyük başarılar onların olsun…

Ben gidiyorum…

Hoşça kal Kıbrıs Postası…

Hoşça kalın sevgili dostlar…

Hoşça kalın Onur Evrensel, Vatan Mehmet, Cansu Yarışan, Canan Onurer, Rüstem Tüccar, Tekin Kurt, Kemal Uğurluay, Mazlum Ernez, Mesut Çelik, Hatice Sarıkaya, Ali Çatal ve Arife…

Ve en son olarak yazdıklarımı okuyan, bana bu onuru bahşeden sevgili okuyucular…

Sizlere de çok teşekkür ediyorum…

En güzel günler sizin olsun…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.