Bitmeyen erkek egemenliği

Yayın Tarihi: 18/09/15 07:36
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kimi hak mücadeleleri uzun yıllar devam eder. Bu sürenin uzunluğu, mücadeleden önceki zamanın uzunluğu ile ilintilidir. Mücadele edilecek konuda yer alan karşıt yapı ne kadar eski zamanlara dayalı ise, mücadele o kadar zor, uzun zamanlı ve elbette bir o kadar kaçınılmazdır.

Kadın erkek eşitliği bu konunun en önemli örneğini oluşturur. Öyle ki, kavramın tartışılması ilk insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü kavramın mağduriyeti de aynı eski çağlara dayanır.

Tarihin uzun tünellerinden bugüne kadar, erkek egemen söylem öylesine etkin ve başat bir güçle yerleşmiştir ki, kimi zaman bu adil olmayan söylem ayrımını, bu konuda duyarlı hatta bu konuya vakıf kurum veya kişilerce kullanıldığını dahi görmekteyiz.

Böylesi bir çağda, cinsiyet ayrımının özellikle ifede edilir kısmında kadına ve/veya erkeğe yönelik yaftalar içermesi, görevler verilmişçesine ayrımcı şekilde kullanılması rahatsız edicidir, çağ dışıdır. Elbete bir söylem ayrımından ve eşitlik pratiğinden bahsederken tek taraflı bakmamız mümkün değil.

*

Buna yakın bir örnek beni bu konuda yeniden yazmaya yönlendirdi.

AÇEV oldukça önemli faaliyetleri, bağlantıları olan İstanbul'da merkezi bulunan ve ülkemizdeki kimi eğitim kurumları ile de bağlantısı bulunan ve başarılı çalışmalar yapan bir vakıftır. İsmi ile başlayacak olursak, daha en başında, bu yüzyıla ve yeni düşünceye, kazanılmış zamanlara, geride bırakılan mücadelelere tezat olduğunu söylemek mümkün. "Anne, Çocuk Eğitim Vakfı". Her ne kadar ülkemize yansımasa da merkezi söyleminde kadın ve erkeği, vakfın adı bu olmasına rağmen, ayırmıyor. Ancak ülkemizdeki uygulamalarında yer alan bakış açısı bunu yansıtmadığından, kadına annelik sıfatı nedeniyle bir yafta gibi "çocuğa bakacak olan sensin" imajı ile, bir tarihsel görev yüklüyor. Yeni çağda bu tür bir görevlendirme cinsiyet ayrımıdır. Çünkü bu görev ebeveynlerin ortak paylaşımındadır. Bu tür bir söylemle babayı bu görevden ayrı tutar görünümden bahsetmiyorum bile.

Sözkonusu uygulamada örneğin, çocuk eğitimi için yapılacak çalışmalara "görev verilen" kadın çağrılmakta, bu konuda kadın sabit bir görüşle bu işin zorunlu sahibi kılınmaktadır.

Zaman, bu tür ayrımların aklımızdan çıkması için, önce dilimizden, sözcüklerimizden çıkarılması gereken bir zamandır. Bu bilincin geleceğe olumlu ve eşit yansıması için ülkemizde de dikkate alınması gerektiğine inanmaktayım. Kaldı ki, sözkonusu ayrım ya da görevlendirmeler için bir yandan zaten bir mücadele, erkek egemen yapıya karşı dünya çapında verilmektedir. Bu kadar uzun sürmesinin nedeni de makalenin başında vurguladığım gibi, uzun zamanlara dayanan alışılagelmiş pratikler ve bu pratiklere dayanan dirençlerdir.

Yeni medeniyete, yeni çağa ait olmak, eski olanı güncellemekle başarılabilir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları