Bir varmış, bir yokmuş...

Yayın Tarihi: 21/09/15 07:47
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Oğlumu kucağıma alıp severken, birden bire, ben çocukken babaannemin beni sevmesi gibi sevdiğimi farkettim. Gülümsedim, hüzünlendim, gurur duydum, acı hissettim. Çünkü babaannemi beş ay kadar önce kaybettik. Oğlumsa aynı dönemde yaklaşık üç yaşına geldi. Oğlumun büyüdüğünü görmesini çok isterdim.

91 yaşında upuzun bir ömür yaşadı. Sonra rahatsızlandı, kısa süre içinde vefat etti.

Yakın bir dostum bana "neyse ki çok çekmedi" dedi. Bir an düşündüm. Ne demek istediği elbette belliydi. Ama "çok çekti" demek geldi içimden. O nesil çok çekti. Dünya savaşları, açlık, hastalık, işsizlik, ilkellik, acı, gözyaşı içinde geçti hayatlarının en güzel yaşanması gereken yılları. O nesiller, bugünün şanslarını yaşayamadan büyüdü, yitip gitti. Bunca karamsar zamanlara rağmen yine de onlar, hayatı olumladılar. Yine de onlar mutlu anılar biriktirmeyi başardılar. Üstelik anıların bile yokluğunun yaşandığı zamanlarda.

*

Babaannemin gelen yıllarla kendi mevsimlerinden kışı tamamladığı gerçeği beni kırıyor. Hayat bu! Hayat beni kırıyor. Ama ne yazık ki böyle!

Bir gün, "uyuduk ve uyanamadık" olacak. Hayatımız o gün sona erecek. Çünkü olasılıksız tek şeydir ölüm. Mesele varlığı değildir. Asıl olan varlığını anlamak, anlayarak yaşamaktır.

*

Kırmak ve kırılmaktan kısa sürdüğünü anlıyor insan yaşamanın. Herkes kendi hatırladığı kadar, hayallerinin ve anılarının değerini bilir. Kaldı ki, insan yaş aldıkça, anıları, hayallerinden fazla olmaya başlıyor. İyi insanlar kötülükleri unutuyor. Unutmak zor birşeydir. Hayatımızın erişebildiğimiz ilerleyen yaşlarında ise hayaller giderek yok okulurken, anılarıyla başbaşa kalır insan. Eğer şanslıysa. Bunları unutmak da var hayatta. Kendi hatırlarınızı unutursanız ve yaşadığınız geçmişin tanıkları kalmayacak kadar yaş aldıysanız, yaşamınız hiç yaşanmamış gibi yitip gider. Üstelik siz hayattayken. Sizin ardınızdan da anlatıldığınız kadar varsınız. Zaman geçer yok olursunuz. Bu nedenle anılar değerlidir ve yaşamınızın kanıtlarıdır.

*

Bugün dünya Alzheimer günü. Hafıza kaybı, unutma semptomu ile anılan bir hastalığın günü. Ama aslında bugünü, "hatıra tanıklarımızı artırmak, anı değere dönüştürecek şekilde yaşamak için farkında olma günü" olarak algılamalıyız.

Her gece başımızı yastığımıza koyduğumuzda, o günü bitirip bitirmediğimizin muhasebesini yapabilmeliyiz. Kırdığımız kalpleri düzelterek, süreğen hırslar yerine günlük mutluluklarımızı yaşamış olarak, sevdiklerimizi sevindirerek, başımızı yastığımıza huzur içinde koymamız gerek.

Yarın denen bilinmezin bize ait olmadığını bilmek gerek. Öfkenin, kinin, hırsın da bizimle öleceğini bilmek gerek. Bize ait ne varsa bizim tarafımızdan hissedilen, hepsi bizimle biter. Belki de en çok bu nedenle, hayat sadece bugün aslında.

Elbet bügün de, gün gelir biter. Bundandır, doğduğumuz anda bize ilk öğretilenin masallar olması...

Bir var mışız, bir yokmuşuz...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları