Söylenmemiş sözler

Yayın Tarihi: 29/10/15 08:00
okuma süresi: 2 dak.
A- A A+

Yazmak için, kağıt ve kaleme ihtiyaç olduğunu sanıyordum, yazmayı ilk öğrendiğimde. Nerden bilebilirdim ki, kağıt ve kalemin, yazma eyleminin sadece aciz bir sonucu olduğunu.

*

Yazılmış ya da söylenmiş cümleler, kendilerini öylesine başat ve güçlü hissediyorlar ki, yayılmış, hedeflerine ulaşmış, dönüşerek bir ifade olmuş olmanın kibiri içindeler.

Oysa asıl olan, söylenmemiş sözler. Büyük özgürlük onların.

*

Söylenmemiş sözler, hayallerimle beslenen gerçekler gibi.

Kelimesiz ama mutlular.

Nerede durup nerede başlayacaklarına karar veren yargılar yok, onların tepesinde. Susturulmaya çalışılmıyorlar mesela. Fazla ya da az gelmiyorlar. Kimilerinin başka yanlara çekmesi ile üzülmüyorlar. En önemlisi söylenmemiş sözler, anlamlarını hiç yitirmiyorlar. Çünkü anlam dertleri de yok.

*

Taşıdıkları bir tek endişe var. O da, söylenmemiş kalmak.

Bundandır, yazmanın sadece sonucu olması kağıt ve kalemin. Sürecin kendisi çok zengindir çünkü. Yaşamakta olduğumuz ve yaşamış olduğumuz herşeydir. Birikmiş geçmiş zaman, tüm duyularımızla algıladığımız şimdi ve hayallerimizle şekillenmiş bir gelecek. Yazmanın süreci tüm zamanlar aslında.

Sözcükler dün de vardı, bugün de varlar, yarın olmaları için de ömür kadar nedenimiz var.

*

Ne bir gerekliliğie esir etmeli sözcüklerimizi, ne de anlam kaygısı ile tüketmeli.

Akışına bırakmalı en çok.

İçimizden geldiğince yansıtmalı.

O kadar ki, kimsenin susma hakkına müdahale etmeksizin, düşünerek saklanmalı.

En değerli servetlerimizdendirler çünkü.

Tükendiler mi, kendilerinin değil, sonra olmayacakları zamanların anlamları da tükenir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları