Akıl dışı yazmak

Yayın Tarihi: 21/01/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kafka'yı biraz daha yakından bilenler de "Dönüşüm" adlı eserini bilirler mutlaka. Okumayan varsa da okumasını öneririm.

Edebiyat tarihi sadece Kafka ile değil, onun eserlerini değerlendiren ikinci el yazarları da biriktirmiş durumda.

"Değişim" de incelenen en popülerlerden biri. Bu önemli eserini inceleyen binlerce makale yazıldı. Her okuyanı sarsan bir hikaye.

Edebiyatçılar Kafka'yı varoluşçu bir filozof olarak da görürler. Kafka, sadece sade bir dille, bunalımlı kısa romanlar yazmış. Fakat, Sartre onu, zaman, mekan ve kendi tabiatı açısından değerlendirerek, varoluşçu olarak görüyor. Albert Camus ise onu bir "akıl dışı" yazar olarak kabul etmiş. Her iki felsefe arasında pek fazla bir fark yoksa da, Kafka'nın, bu iki dev düşünür tarafından benimsenmesi önemlidir. Dönüşüm adlı eserinde insanın akıl dışı yazgısına çaresizce boyun eğdiğini gösterir bize. Sadece kendi değil aile üzerinden toplumu da yansıtır.

Kafka üzerinden varoluşçuluğa erişmek güç değildir. Varoluşçuluk, insan varoluşunun değer ve amaçtan yoksun, bunalımlarını gözler önüne serse de, bu felsefe, dünyaya yapayalnız ve tamamen korumasızca gelişigüzel atılıvermiş olan insanın önüne sonsuz seçme özgürlüğü koyar. Canlılar içinde sadece insan önce var olur, sonra bilinci ve seçme özgürlüğü ile özünü kendi oluşturur.

"İnsan sınırsız özgürlüğe sahiptir" fakat yine insan özgürlüklerinin ötesinde sorumluluk sahibidir. Sadece kendi eylemlerinden değil, her şeyden sorumludur.

Varoluşçuluk, Hristiyan Varoluşçuluğu ve ateist varoluşçuluk gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. Fransa'da Jean Paul Sartre'ın ortaya attığı ateist varoluşçuluk, yirminci y.y. batı felsefesinde derin yankı yapmıştır. İnsan kendisini özgür iradesiyle ne yaptıysa o'dur. Bu düşünceden yola çıkarak, Sartre, "Varoluşçuluk bir hümanizmadır" savına varmıştır.

İşte Sartreci bir felsefeden Kafka'nın yaşamını görmek bu nedenlerle mümkündür.

Kafka'dan bu bağlamı pekiştirecek alıntılar:

Kitap ruhumuzun buz kesmiş sularını kıracak bir balta olmalıdır.

İnanç, giyotine benzer; onun kadar ağırdır, onun kadar hafif.

Yaşarken yaşamıyla uzlaşamayan birinin, bir eliyle, yazgısının tepesine çöken umutsuzluğu biraz uzaklaştırması gerekir… Ama bir eliyle de, yıkıntılar arasında gördüklerini not alabilir.

Tartışmada benzetmeler aşk şarkılarına benzer; çok şey anlatırlar, ama hiçbir şey kanıtlamazlar. Her devrim buharlaşır ve ardında yalnızca yeni bürokrasinin yapışkan isini bırakır.

Odandan çıkmana gerek yok. Masanın başında otur ve dinle. Hatta dinleme bile, öylece otur, hiç ses etme, bir başına otur orada. Dünya maskesini çıkarıp özgürce sunacaktır kendini sana, eli mahkum, kendinden geçercesine ayaklarına kapanacaktır.

Anlamaya başlamanın ilk işaretlerinden biri, ölme isteğidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları