İyi ki de yazdı

Yayın Tarihi: 06/04/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Soğuk bir kıştı. Bir Akdenizli için Orta Anadolu'nun kışı hep soğuktur. Eski ama sıcak bir kafeteryanın derin bir köşesinde oturmuştuk. "Hiç yıldığınız oldu mu?" diye sordum, haddime düşmeyerek. Elindeki kurşun kalemle, yazmakta olduğu satırların altına bir çizgi çekti. Kalemi kağıdın üzerine bıraktı. Gülümsedi. Cevap vermek için düşünmüyordu bu arada. O cevap vermek için hiç düşünmezdi zaten. "Büyük dalgalı bir denizde sal gibiyim. Ülkemin çocukları hızla büyürken, buna vaktim yok" diye yanıtladı beni, unutulmaz bir cevapla.

Ne çok kazanma derdi oldu, ne de kazandığını paylaşmama. Çocuklara harcadı her şeyini. Muhtaç çocuklara. Hep dalgalarla boğuşma derdi oldu hayatı çok sevdiği için. Dini olmadı, ne de bir tanrısı. Töremselliğe ya da ibadete hiç inanmadı. O insana inandı, doğaya, doğanın mucizelerine. Yaşamayı ve yazmayı ibadet bildi.

*

Sadece özel günlerde anılmasın isterim hep insanlar.

Apansız da anılsınlar. Bu nedenle bugün konum Mehmet Nusret. Sadece ustamdır diye değil!

Sadece aklıma şimdi düştü diye değil. Bilakis o sıkça aklımda. Her kalemi elime aldığımda üstelik...

Bir gerçek usta Mehmet Nusret'i hatırlatmak istedim sizlere. Bu ismi ilk kez duyduysanız kim olduğunu ve önemsenme nedenini de merak etmişsinizdir.

Oysa çok iyi bildiğiniz biri. Ama siz onu başka bir isimle, edebiyat dünyasındaki adıyla tanıyorsunuz.

Mehmet Nusret, Türk edebiyatının, sadece romanları, hikayeleri, anıları, tartışmaları, senaryoları ya da oyunları ile değil, "düşün" dünyasına getirileri, düşüngesi (idealizmi), duruşu ve söylemleri ile de hep sıcak günler yaşamış ve yaşatmış bir düşünür, bir yazar.

Aydın oluşunun, aydınlatma arzusunun sıkıntıları ile geçti ömrü, onu kaybedene kadar. Ben onu çok özel tanıdım. Ara ara görüştük. Her defasında tanımlamakta zorlandığım heyecanlar duydum. Çalıştık, öğretti.

Gözlerinde, bir yazarın, bitmek tükenmek bilmez zamanları dilediğini, bitmek tükenmek bilmez yazacakları olduğunu görmek hiç de zor değildi.

Kendine özge yazım biçimleri, Türkçe'ye kattığı onlarca ifade biçimi oldu. Yaşadığı sürece en çok üreten yazarlar arasına girdi. Bir Türkiye gerçeği olarak onlarca defa tutuklandı, öldürülmek istendi bir o kadar.

Ama o yazdı. Sadece yazdı. İyi ki de yazdı.

Mehmet Nusret deyince anımsayamayabileceğiniz ancak, Marko Paşa'nın, Tenin'in, Aydınlık'ın, Dolmuş-Karikatür'ün, Zübük'ün yayımcısı ve yaratıcısı oldu. Her biri Türk edebiyat tarihinin en değerli eserleri arasında sayılan bu yayımlar ve eserlerin sahibi Mehmet Nusret, diğer bilinen adı ile büyük usta Aziz Nesin'den başkası değildi.

Toplumun her durumunu en zeki mizahi anlatış ve eleştiri ile yansıtmayı yıllarca hayat felsefesi edinen Aziz Nesin, Türk insanının ilerlemesi için çok düşündü, çok istedi, çok yazdı. Başına her ne geldiyse yazmayı sürdürerek direndi.

Ama o yazdı. Sadece yazdı. İyi ki de yazdı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları