Özgürlük sınırsızlık mı?

Avrupa Birliği geçtiğimiz yıllarda Brüksel'de düzenlediği bütçe konulu bir basın toplantısına "akredite olmuş" basın kuruluşlarının "akredite olmuş" basın görevlilerini kabul etmişti.

Ciddi kurumlar basın çalışanlarını ve kuruluşlarını akredite ederler. Yani önceden o tür alanlarda haberi takip etme hakkı bir düzene sahiptir ve katılım bu kurallar içinde gerçekleşir. Örneğin Türkiye Cumhurbaşkanı'nın köşkte yapacağı bir basın toplantısına önceden akredite olmuş basın mensupları katılabilir. Kravat takılarak, takım elbise giyilerek habere gidilir. Bu giyim saygınlığı ve kurumsallığı korumak amacı güder ve önceden belirlenmiştir.

AB bu basın toplantısına o yıl, çok ünlü bir haber ajansının temsilcisini almadı. Muhabir kapıda kaldı.

Muhabir hemen kendi ülkesindeki merkezini arayıp bilgi verdi. Merkezdeki yönetim kurulu başkanı da bu basın toplantısını düzenleyen ve akredite işlemlerini koordine eden en üst yetkili ile hemen bir telefon görüşmesi yaptı. Amacı elbette durumu düzeltmekti.

Telefon konuşmasında koordinatör neden muhabiri basın toplantısına almadıklarını açıkladı.

Açıklama; "yılda bir kez yapılan bütçe konulu basın toplantılarının bir önce yapılanında, o muhabirin ve/veya ajansın, aldığı haberleri rakamsal sıralamada farklılıklar yaratarak aktardığı, bunun da bir manipülasyon olduğu" şeklindeydi.

Buna göre koordinatör geçen yıl yaşanan bu olay nedeniyle bu yıl bu muhabir ve ajansın temsil edilmesinin doğru bulunmadığını belirtti.

*

Yönetim kurulu başkanı telefonda aldığı cevap sonrasında hızla bir yazı hazırladı ve ilk uçakla olay yerine ulaşarak koordinatöre bu yazıyı verdi. Yazıda ise, geçen yıl yaptıkları hatanın özrü yer alıyordu.

Medeniyet böyle birşey. Sınırsız özgürlüğün, özgürlüklerin sonu olduğunu bilen bir şey.