Oğlum

Yayın Tarihi: 06/07/16 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
1927 yılının bir yaz günü, dedem 4 yaşına girerken, dünyanın bugün büyük gücü olan görece "demokrasi ve insan hakları savunucusu" Birleşik Devletler, öjenik yasayı yürürlüğe koyuyordu. Aynı yıl ilk kez sayılan Türkiye, henüz sadece 13 milyon yokluk içinde ama mutlu kişi iken, Kıbrıs Osmanlı eliyle verildiği Birleşik Krallığın bir sömürgesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin göre göre dışladığı bir toprak parçası olarak sancılar yaşamaktaydı. Kıbrıs'ta yaşayan Müslüman nüfus çözüm bekleyen sorunlar içindeydi. Hristiyan egemenliği hakimdi. Dedem, içine doğduğu çağa ve coğrafyaya tüm unsurları ile "katlandı". 88 yaşında vefat ettiğinde Ada'da "çözüm bekleyen sorunlar" başlığının altı hâlâ doluydu.

1947 yılında ise babam henüz 4 yaşına girerken, Birleşik Krallığın sömürgesi olan Ada'nın kendi halklarına karşı sorumsuzlukları, Kıbrıslı Türk Müslümanların zararına olacak şekilde adaletsizce artarken, başka insanlara da zulüm etmekteydiler. Yahudiler. Bağımsızlığına kavuşan ülke topraklarına gidemeyen tutsak yahudiler, esir kamplarında zor zamanlar yaşamaktaydılar. Tüm Ada insanları için "çözüm bekleyen sorunlar" başlığının altı hâlâ doluydu.

Zaman yıl ve yıl ilerlerken değişmeyen tek şey sanki sorunlardı.

1975 yılının yine bir yaz ayında bu kez ben 4 yaşına girmekteydim. Dedemin babasından, babamın kendi babasından öğrendiği "Kıbrıs için iyimser umutlar besleme" geleneği bu kez babamdan bana geçmekteydi. O yaz, malum tarihten bir yıl sonrasıydı ve ben, o günleri, önceleri "kurtuluş" diye düşünürken, yıllar sonra öğreneceğim yeni gerçeklerle "kurtuluş + ganimet paylaşımı" diye düşünmeye başlayacaktım. O günlerde yaşanan bu konu,"çözüm bekleyen sorunlar" başlığı altında artan maddeler olması demekti.

Bugün, yine bir yaz günü oğlum 4 yaşına giriyor. Büyük dedemden dedeme, dedemden babama, babamdan bana geçen, "geleneksel, gelecek umutseverliği"ni oğluma aktarma sırası bende diye düşünüyorsanız yanılırsınız.

Bunu yapmayacağım.

Herkesin evladını da benimkini de Allah bağışlasın, güzel geleceklere erişsinler. Ancak, dünyalı olmayı, şu veya bu başlık altında buralı olmasının önüne koyacağım. Onu kısmet olursa; söylem, bahar, uzlaşı, barış, hoşgörü ve her ne derseniz deyin, her ne olursa olsun; "bir yerli olma" zorlamasını ondan uzak tutacağım, tüm bu kavramları; siyasi argüman olarak kullananlara karşı kendimizi koruyamamış bir nesil olarak, sonrakileri korumak amacıyla.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları