J2000

Yayın Tarihi: 14/07/16 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
Kıbrıs Postası'ndaki 200. Yazıma J200'le merhaba demek istedim. Gökbiliminde, 'devir' zaman çizgisindeki belirli bir anı tanımlar. Gökcisimlerinin koordinatları bu ana göre hesaplanır. Diğer herhangi bir andaki konumları ise söz konusu cismin hareketlerine göre belirlenir.

Günümüzde yaygın olarak kullanılan devir J2000'dir ve bu, 1 Ocak 2000 12:00'ye karşılık gelir.

Bilinir ki, uzay - zaman ikileminde uzay zamanın yolculuğunu taşır ve zaman bize uzay geçişindeki bir mesafeyi imgeler. Bu imge anlatımı ve uzay kavramı, sıradan gök sonrası, gökdışı alanı ifade etmekle yetinmez, bilakis anlam olarak derinlemesine bir kesiti taşır.

Biraz karışık değil mi?

Aslında bunu daha algılanır kılan bir anlayış, halk arasında oldukça yaygın olarak bilinmektedir. Bu anlayış; uzayda görülen yıldızların, biz bakıp gördüğümüz anın öncesinde yer değiştirmiş, uzaklaşmış-yakınlaşmış, hatta yaşamını tamamlamış ve/veya yokolmuş olmalarıdır. Bu örneği sanırım herkes bilir.

Felsefik olarak bu ikilem bize, uzay – zaman ilişkisinde bir derinlik yaratır. Galaksilerin derinliklerinde yeralan ve kendi alanında, kendi uzay – zaman ikilemini yaşayan, yıldızlardan birinin, bir tek güneş sisteminde ve o sistemin, bir tek yörüngesinde yeralan Yeryüzü'nün de bu bilgiye göre aynı ikilemde var olduğunu söylemek mümkün.

Bunu tartışan bilim insanları, zamanın akıcılığını, hiçlik kabul etmeksizin, felsefik düşüncede Sufizm temelli olarak da ele alırlar. Çünkü yaratılış serüveninin en güçlü taraflarından biridir bu.

İnsanların Yeryüzü'nde var olmalarından bu yana, yine insanların keşifleri ile cetvellenmiş olmasına rağmen anlaşılır olamayan zaman, yanına bir de uzayı aldığında, iyice anlaşılır olmaktan ve bilimin derinliklerindeki mantık ve matematiğe sığmaktan uzaklaşır.

İster arkaik ister ortalama ya da isterse çağdaş bilimle araştırılır olsun teoloji, bugünün dünyasında bizleri şaşırtan derin ve etkileyici semptomlara sahiptir. Zü'l-Karneyn'den tutun da III. Aleksandros yan, Büyük İskender'e hatta Aristoteles'a kadar, yaşamlarda, insan ve Tanrısal olana yönelik bulgulara ulaşmak mümkün.

Zamanın uzayla ilişkilendirilmesinden ortaya çıkan en derin enerji ise kabul etmeliyiz ki "an"dır. Varkalmayı bir yana bırakın, galaksilerin dahi ötesinde varolma bile şüphe taşırken, "an" kendi değerine değer katmaktadır. Bir yerde bu ikilemin elektronudur. Anlamak gerekir!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları