Spinoza notları: İdea

Yayın Tarihi: 06/09/16 08:00
okuma süresi: 2 dak.
A- A A+
Her ne kadar kısa kısa bahsetmek zor olsa da, Spinoza'dan bahsetmeden önce ilk vurgu bu düşünceme yönelik değildir. İlk vurgu, aynı topraklarda doğmaktan hep gurur duyduğum Ulus Baker'e verilmesi gereken bir saygı selamıdır. Ancak o zaman doğru başlanabilir, kısa da olsa.

"Kısa kısa" ifadesine takıldık. Aslında Spinoza böyle bir anlatı dizisinin aksine fermenter bir ihtiyaçtır. Ancak şimdi ve hızla derinleşecek ifadelerimde sadece temsil edici düşünme tarzını bir giriş niteliğinde göreceğiz. Bu bir idea.

Bu sözcüğü Spinoza herkesin aldığı anlamda kaldığı için farklı olmadığını ya da özgün olmadığını sözcük üzerinde sınırlı kalarak düşünebiliriz. İdea adı verilen şey, bir şey temsil eden düşünme tarzıdır. Buna temsil edici bir düşünce tarzı demek doğru olur. Aşırı olmayan bir örnek olarak, pi sayısından bahsedelim. Pi sayısı ideası, pi'nin temsil ettiği sayıyı temsil eden bir düşünce tarzıdır. Sade olması özenime rağmen, terminoloji açısından, Orta Çağ'dan beridir ideanın bu yanının nesnel gerçeklik adını aldığını anlatmak bütünleştirici olacaktır.

İdeanın temsil ettiği nesneyle bir bağı olduğunu, özellikle 17. yy öncesinde veya esnasında karşılaşacağımız bir metinden görebiliriz. Günümüzde zaten hep vardır. İdea bir şey temsil ettiği ölçüde nesnel gerçekliğe sahiptir.

Felsefenin ortak aklı, Spinoza'nın, "felsefenin hükümdarı" olduğunu söyler. Aynı zamanda o bir "son hükümdar". Çökmekte olan imparatorluğun "son hükümran filozof"u. Bu unvanı elbette, "ideaların kafatasına sıkışması" kavramının coşkunluğuna borçludur ki, bu ifade Ulus Baker'e aittir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları