Acının mirası

Yayın Tarihi: 22/09/16 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
Özellikle Türkiye konusunda yazı yazmak Kıbrıslı Türk bir yazar için dış politika yazısı olmadığını her zaman vurgularım. Bu kez bir ek vurgu daha yapmak isterim o da kürtlerle ilgili düşünmek, yazmak da artık Kıbrıslı Türkler için dış konu değil! Şahsi olaraksa bu bir ailevi konudur bile emem mümkün.

Bu konunun tabu olmaması gerektiğini tekrar tekrar söylemek gerekir.

Kürt konusu uzun süre tabu oldu Türk insanı için. Çünkü birileri öyle olması için elinden geleni yaptı. Bir bakış açısıyla, Kürt sorunun 3'e ayırabiliriz. Bu ayrım göreceksiniz ki dehşet vericidir.

Cumhuriyet'in kuruluşundan Özal'a kadar olan dilimi "yok sayma dönemi", Özal'dan 2009'a "inkâr ve baskı dönemi" 2009'da ise "biz ne yaptık, şimdi ne yapacağız?" dönemi.

Farkındaysanız her biri, elle tutulur bir şey yapılamayacağını açık açık gösteriyor. Son "bir süre" başarılmış açılımlarında umudum olmuştu ama işaret etme şekillerinin tehlikesini görünce bunu "AB süreci izleği" olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü yumuşak bir geçiş yerine direk işaret edildi Kürt Sorunu. Bu, Kürtleri yalnızlaştıran ve ötekileştirmeyi derinleştiren bir adım. Başta düşünülmüş olan da bu değildi. Böyle değildi. 2009'un onuncu ayındaki durumdu. Şimdilerde ise sürecin yönetilemediğini gördüğümü söyleyebilirim.

*

Doğanın kendi akışına iyimserlik ve hoşgörü ile bırakılmayan her akış, ritmini bozar. Kürtleri işaret ederseniz, onları bir cephenin 'öteki' yanına o anda itersiniz. Kendinizi işaret ettiğinizden dışarıda bir yerde tutmaya o anda başlarsınız.

Oysa doğal akışı iyileştirmek ve küçük harflerle yapmak lazım bu tür "hoşgörü yaratma operasyonlarını". Ama öyle mi oldu ya! İktidar, muhalefet, medya, çıkar öbekleri, silah satıcıları, insan kaçakçıları, uyuşturucu tacirleri, Avrupa'nın göbeğinde konuşlanmış haraç çeteleri kısacası sorunun zincirindeki her bir halka hareketlendi.

Bu kolye boyunda duramazdı, durmadı!

Dilerim kopup döküldüğünde, en azında parçaları toparlanabilecek kadar zarar görmez, dağılıp gitmez!

4. Dönem başlığına da vurgu yapmak isterim.Türkiye bu konuda "normalleştirme dönemi"ne hızla geçmek ve zaman kaybetmemek zorunda! Zaman ve can, yaşayan nesilden giderken, acının mirası gelecekten tüketiliyor.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları