Dünler eksilirken

Yayın Tarihi: 10/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Beklerken bir şeyi vakit geçmezken, ömürler geçiyor, hayatlar bitiyor. Ayaklarımızın altından zaman, zamanın yanından insan akıp gidiyor. Her şey, karşı durulmaz bir devinimle sürüyor.

Bugünü, bu anı yaşamayı salık veriyoruz birbirimize, aşkları sevdaları bile bugünde yaşamıyor, dünden borç aldıklarımızı yarına erteliyoruz. Bugünü hızla dün yapan acımasızlıklarımızla...

*

Sezen Aksu'ya ilham olan Adnan Menderes'in asıldığı gün söylediği ve son sözü olan "Kimseye dargın değilim. Kırgınlığım yok" sözlerinin üzerinden yarın yüzyıl geçerken, yelkovan ve akrebin acımasızlığında, sevinçler kadar, kederler de unutulmaya yüz tutuyor. Zaman kırılması bize bu unutkanlıkları yaratırken 32 yıl iktidarda kalacak olan dünyadaki avukatların en ünlüsü Fidel Castro'nun, yine dünyadaki doktorların en ünlüsü Ernesto Che Guevara ile birlikte gerilla çatışmalarına başlamalarının üzerinden de yarım asır geçti. Türkçemizde kullanılan ifade ile zaman bir "üzerinden geçme" unsuru içeriyor. Büyük öfkelerle, devletin, intikam alırcasına astığı Menderes gibi, bir zamanlar ABD ve Sovyetler Birliği'ni karşı karşıya getiren ve nükleer savaşın eşiğinden dönülmesine sebep gösterilen Castro'ya da şimdilerde gülümseyerek ve dönemi hayal gibi hatırlıyoruz.

Zaman, almak istediğini alarak, vermek istediğini vererek geçiyor. Acı tatlı "dünya hatıraları"na katılan tarih sayfaları, bizi gülümsetiyor. Oysa yaşatırken, yaşanan dönemin insanının canını yakıyordu. Çünkü unutuyoruz. Özellikle de yakın hafızamız sıfır!

Dünyanın yakın tarihi olan ve bugünün coğrafik, siyasi, ekonomik ve hatta felsefik yapılarına temel teşkil eden, 40'lardaki Yalta ve Potsdam konferanslarını, Gouzenko olayını, Çin ve Yunan iç savaşlarını, Truman doktrinini, Berlin Ablukası'nı hatırlıyor muyuz? Ya da 50'lerdeki Kore, Çinhindi, Cezayir Bağımsızlık Savaşları, İran ve Guatemala darbesi, Doğu Alman ayaklanması, Tayvan Boğazı krizi, Macar devrimi, Süveyş krizi, Sputnik krizi aklımızın bir köşesinde var mı? Daha yakınlarda, 60'lardaki, Kongo ve U-2 krizleri, Çin-Sovyet ayrılığı, Domuzlar Körfezi çıkartması, Berlin Duvarı, Laos iç savaşı, Yunanistan'daki Cunta Yönetimi tamamen unutuldu mu? Yoksa 70'lerdeki, Kamboçya, Angola ve Mozambik iç savaşlarını, SALT Anlaşmalarını, ABD Başkanı Nixon'ın ünlü Çin ziyaretini, Şili darbesini, Sovyet-Afgan Savaşı'nı, İran Devrimi'ni de mi hatırlamıyoruz? Hadi daha da yaklaşalım, 1980'lere gelelim... Salvador iç savaşı, Polonya Dayanışma Hareketi, Grenada'nın işgali, 1989 Devrimleri, Berlin Duvarı'nın yıkılışını da mı unuttuk?

Belki bazıları bildiğiniz şeyler. Ama zaman unutturmaya meyilli. İnsanın unutmaya yönelik eğilimini körüklüyor. Bugünü yaratan dünleri unutan bizler, yarını şekillendirecek bugünleri unutmaya koyulmuşuz.

Anlamıyoruz hala, unutulan 'dün'lerin, bugünden ve yarından eksildiğini.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları