Polis huzuru kendisi bozarsa!

Vatandaşla temas halinde olacak, toplum içinde çalışacak her bir polisin davranış dersleri alması gerekiyor. Üslûbu, beden dili gibi unsurlar konusunda profesyonel olmalarının sağlanması gerekiyor. Kibar, sabırlı, hoşgörülü ve düşünceli olması gerekiyor.

Yoksa bir polis böyle yaparsa, vatandaş ne yapmaz!

Polis Yunanca bir kelimedir. Eski Yunan'da, bir şehir veya şehir-devlet demekti. Kelimenin bir diğer anlamı ise böyle bir şehrin vatandaşlar topluluğuydu. Klasik Atina ve aynı dönemdeki şehirler için bu terim çoğu zaman "şehir devleti" olarak çevrilir. Aynı kavramın Latincesi ise "civitas"tır.

Günümüzde ise polis, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre: "Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta ve bu kuruluşta yer alan görevli, kollukçu" olarak iki şekilde anlatılır.

*

Dereboyu olarak bilinen Lefkoşa'nın "pırıltılı caddesi" olan Mehmet Akif Ersoy Caddesi ve devamı olan Osman Paşa Caddesi, gündüz kültürü ile gece kültürü arasında farklar olan bir bölgedir.

Gezenler, gecesini gündüzünü görenler bunu bilirler. Gündüzleri alışveriş yapmak, yemek yemek, gezmek gibi temel olan ihtiyaçların adresi olan bu bölge geceleri, eğlence odaklı bir yapıya dönüşür ki, bu yapı saatler ilerledikçe, alkolün etkisine, kim bilir belki farklı maddelerin etkisine, gürültüye hatta kavgalara yerini bırakır. Bunlara ek olarak yoğun trafik, park sorunu, alkollü kullanılan araçların gürültüsü ve tehlikeli sürüşlerin de merkezi haline gelir.

Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak Dereboyu, devletin kolluk güçlerinden olan polisin de bulunması gereken bir yer haline dönüşür.

Polisin bu aşamaya kadar anlatılanlar ışığında varlığı önemlidir.

Ancak, ya huzuru sağlamakla görevli polis(ler) bu huzuru koruyamıyorsa! Ya da huzuru doğrudan kendileri bozarsa ne olur?!

*

Yukarıdaki anlatılarıma zorunlu esin kaynağı olan olayımız 18 Kasım gecesi yaşandı. Kırk yılda bir çıktığım klasik bir Dereboyu cuma gecesi. Kalabalık, gürültülü, alkollü ve hızlı kullanılan araçlarla dolu.

Görevli polis tek başına olduğu "lüks" polis aracı ile ara yola girer. Muhtemelen görevi nedeniyle bir şey sormak istemektedir. Araçtan "kabadayı" hareketlerle iner ve birileri ile konuşmaya başlar. Bu arada, kullanmakta olduğu araç kapısı açık olarak yolu tıkamıştır ve karşıdan gelen araçlar dakikalarca bekledikten sonra geri geri giderek başka yola sapmak zorunda kalırlar. Aynı polis aracı ile ayrılır ancak, trafiğin düzenini, doğru park etmeyi, dolayısı ile huzuru korumakla görevli bir polis 10-15 saniyede bir çaldığı sireni ile caddede gidip gelerek devriyesini sürdürür. Cadede bulunan herkesi; çaldığı sireni, aracını kullanma şekli ve görsel gerginliği ile son derece huzursuz eder.

*

Vatandaşla temas halinde olacak, toplum içinde çalışacak her bir polisin davranış dersleri alması gerekiyor. Üslûbu, beden dili gibi unsurlar konusunda profesyonel olmalarının sağlanması gerekiyor. Kibar, sabırlı, hoşgörülü ve düşünceli olması gerekiyor.

Yoksa bir polis böyle yaparsa, vatandaş ne yapmaz!