Kölelik ve Marks

Yayın Tarihi: 23/02/17 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
Kölelik.

Bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması durumu.

Köleliğin ilk tarihleri ile edinebildiğimiz bilgi, savaşta esir düşenlerin, ağır suç işleyenlerin, borcunu ödeyemeyenlerin ve korsanlar tarafından kaçırılanların köle olarak adlandırılmasıyla bu durumun başladığı yönünde.

En kabaca anlatımıyla kölelik bu.

Peki ya daha sonraki tarihlerde? Hatta şimdilerde durum nedir?

Bir düşünelim. Bugün, modern dünyada kölelik nasıl bir dönüşüm geçirdi?

1853 yılında New York Daily Tribune'de yayımlanan bir yazısında Karl Marx, Batı'nın ısrarcı politikalarıyla Çin'e afyon satışını eleştirirken bunun yeni kölelik anlayışı olduğu vurgusunu yapıyor, İngiltere buna görece ticaret dese de O, bunu insanları nasıl köle durumuna soktuğu konusunda dikkatleri çekiyordu.

*

Modern zamanlarda insanları tanımına yakın köle yapmanın yolları artık 3 büyük kanaldan geçiyor. Bunlardan ilki; devletin kolluk güçleri. Bu güçler genel anlamı ile polis ve asker olarak tanımlansa da burada kastettiğim kolluk güçleri bunlardan daha güçlü olan, bilinç dahilinde değil, bilinçaltı ile baskı kuran aile ve eğitimdir. Bunun kullanılması yoluyla halka resmi politikaların enjekte edilmesi birinci kanalı oluşturuluyor.

Çok uluslu şirketlerin kapitalist yaklaşımları ile sermayenin sınırsız dolanımı ise bu kanallardan ikincisini oluşturuyor. Son kanalımız ise elbette medya yığını.

Kitle iletişiminin en güçlü aracı olan radyo, televizyon, gazeteler ve şimdilerde bunları yayılım hızındaki gücü ile internet siteleri aracılığı ile bu gücü elinde bulunduranlar, gücü oranında hükmetme eğiliminde bulunuyorlar.

Tüm bunların en büyük tehlikesi ise, köleliklerimizin adı konulmamış, anonim bir yerden geliyor olması. Kimin istediği gibi yaşadığımızı bilmiyoruz. Bunun tehlike oranını bilmiyoruz.

*

Eğitim ve aile konusunda yapılacak olanlar halkçı yaklaşımlarla yönetimlerin direnmesi üzerine ancak çözümlenebilir gibi görünürken, medya yığını konusundaki önlemler, devlet eli ile düzenleme ve denetleme ile ancak, bir yere kadar varabilir. Asıl olan, medya okuryazarlığının aileye ve temelde çocuklara benimsetilmesi. Medya ile yaşamanın öğretilmesi ve öğrenilmesi.

Bu, yarından gelen bir sıkıntı. Hatırlatmalarım da yarına hatırlatmalar. Ama düşülen notların hepsi, daha siz bu yazıyı okurken bile, bugüne düşülür gibi görünsede çoktan dünde kalmış olacak.

Hakikatin dün olduğuna inanır geçmiş sanırsak, gelecekten gelecektir tehlike.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları