Yanlış!

Yayın Tarihi: 12/09/17 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Zamanın kendi kendine kurguladığı renksel dönüşümü en iyi anlatabilenlerden birisidir Ulus Baker. "Şu an" diye bir şeyin olmadığını, her anın, daha yaşanmaya başladığı anda geride kaldığını sadece yazan değil, düşünen ve yaşayan biriydi çünkü o.

Ulus Baker, 1960'ta Leningrad'da doğdu ve 2007'de İstanbul'da öldü. Lefkoşa'da doğduğunu da yazan kaynaklar bulunuyor. Kısacık bir hayat yaşadı. Uzun uzun anlamlar ve öğretiler bıraktı. Ben onu kitabından tanıdım. Tanışmak kısmet olmadı. Sosyolog, yazar, çevirmen, öğretim üyesi olarak çıktı karşıma. Kıbrıslı bir ailenin çocuğuydu. Babası Sedat Paker bir psikiyatr, annesi Pembe (Yusuf) Marmara ise bir şairdi. Özellikle annesini hoş şiirlerinden tanıyanlarınız vardır elbet. ODTÜ'nün ODTÜ olduğu zamanlarda, Sosyoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra, Gilles Deleuze ve Baruch Spinoza çevirileri yaptı, makaleler yazdı.

ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite'de sinema tarihi, sosyoloji dersleri verdi. Politik teori, medya, sinema teorisi konularında çalıştı. Dziga Vertov üzerine sinema eleştirileri yaptı. What Is Opinion (2001) adlı bir kısa filmin yönetmenliği ile yönetmen sıfatını da alacak kadar başarılı oldu. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nde yazılar yazdı.

Sovyetler Birliği'nde aldığı müzik eğitiminden dolayı müziğin her türünün bütün teknik bilgisine, yetkin kavrayışından ötürü de dünya müziğinin bütün arka planına, sosyolojik oluşumuna, felsefesine ilişkin olağanüstü bir birikime ve anlatım gücüne sahip bir yazım adamıydı. Dünyanın bir yerlerinde belki de tanımadığımız, ulaşamadığımız, bilmediğimiz, geri döndüremediğimiz nice Kıbrıslıdan sadece birisi.

*

Zamanı incelerken etkilendiği Gilles Deleuze'ü okuyanlar bilirler. Deleuze zamanla dalga geçer felsefelerinde. O kadar ki, buna kendinin inanması yanında, inandırır da okuyucuyu.

Hangi mevsim, neyin başı ya da sonu bilmediğimiz bir gezegende, zamanı kendi kendimize kodlarla anlamlandırırken, kendimizi mahkum da ediyoruz aynı zamanlara ve bittiğine inanıp biz de bitiyoruz. Üstelik inandığımıza karşı yaşadığımız büyük bir aymazlıkla. Madem inandık, içinde bulunduğumuz zamanların biteceğini bilerek neden yaşamıyoruz?

Çünkü zamanın bir süreç olduğuna da değil, sonuna inandık bireysel tarihlerimizde. Yanlış!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları