Seçime 160 gün kala Eroğlu "hayır" diyemez

Gerçi Belediye seçimlerinden hemen sonra gözler "bir sonraki seçim" olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çevrilmişti.

Ama Kasım ayı girdi gireli artık yavaş yavaş seçim havasına girdiğimiz hissetmeye başladım.

Zaten ne kaldı? "Cumhurbaşkanlığı seçimi ta Nisan'da. Nisan'a kadar kim ölür kim kalır?" yaygın ifadesi artık geçerliliğini yitiriyor.

2005 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminin 17 Nisan Pazart günü, 2010'dakinin ise 18 Nisan Pazar günü yapıldığından hareketle, 2015'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminin 19 Nisan 2015 Pazar günü yapılacağından pek kuşkum yok.

Yani seçim gününe tam tamına 160 gün kaldı.

Yani çok bir şey kalmadı. Önümüzdeki ay bütçe maratonu, ondan sonra yılbaşı kutlamaları, gözünüz açıp kapayıncaya kadar seçim yasaklarının içinde bulacağız kendimizi.

Şu ana bağımsız adaylardan Mustafa Akıncı ile Kudret Özersay gerçek anlamda aday gibi davranarak gerek seçim basın bürosu kurmak ya da içinde 2015 ifadesi bulunan sosyal medya hesapları açtılar.

İktidar Partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin adayı Meclis Başkanı Sibel Siber'in henüz böyle bir çalışması yok. Sibel Hanım köy ve bölge örgütlerini geziyor şu an sadece.

Mevcut Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ise planlı geziler gerçekleştiriyor ama adına "Kıbrıs sorunu ile ilgili halkı bilgilendirme ziyareti" diyor. Henüz adaylığını açıklamadığı için ise bu ziyaretlerin seçimle ilgili olup olmadıkları sosyal medya dedikodusu çerçevesinde değerlendirilebiliyor.

Şimdilik seçimin oyuncuları belli olmuş durumda. Masada bir Tek Eroğlu eksik ama önümüzdeki bir veya iki haftanın içinde aday olup olmayacağını açıklamak durumunda. Sözü o şekilde çünkü.

Artık Derviş Eroğlu aday olmayacak diye bir ihtimalin olduğunu düşünmüyorum. Neden mi çünkü Ulusal Birlik Partisi ve Demokrat Parti'nin en azından Ulusal Güçler Kanadı bütün hesaplarını Derviş Eroğlu'nun adaylığı üzerine kurdu.

Az önce de ifade ettiğim gibi seçime 160 gün kaldı. Dolayısıyla Sayın Eroğlu'nun "aday değilim" diye bir ifade kullanması halinde UBP ve ülke sağı oluşacak boşluğu dolduracak bir aday bulamaz. Birilerini oraya çıkarır ancak 20 Nisan sabahı ülkede sağ siyaset diye bir şey kalmaz.

Dolayısıyla Derviş Eroğlu'nun kararı şu saatten sonra kendi kararı olmaktan çıkmış durumda bence. Sağın lideri konumuna geldiği 2009 Genel Seçimleri ve bu liderliğini pekiştirdiği 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında zaten bu "aday olurum ya da olmam" tercih yapabilme lüksünden feragat etmişti.

Sonuçta seçime tam tamına 160 gün kaldı.

Masa kuruldu. Oyuncular hazır. Kartları karıldı. Son oyuncu bekleniyor.