Güvenli iken, güvenlik sorunu olan...

Burası güvenli. İnsanlar kapılarını açık bırakır. Herkes herkesi tanır. Hırsızlık minimum seviyede, cinayet yok denecek kadar az. Tecavüz mü. Yok canım. Silah mı? Sadece yılbaşı gecesi atılır havaya birkaç el. O kadar. Polislerde bile silah yok. Gerek de yok.

Bu şekilde tarif ediyorduk Kıbrıs'ı bundan 10-15 yıl önce.

Yabancılar ülkemizin ne kadar sakin ve güvenli olduğunu hayranlıkla dinler, "keşke imkan olsa da çocuklarımı burada yetiştirsem" diye de hayıflanırlardı.

Bugünkü duruma bakıyorum da sakin, suç oranı yerlerde olan, şiddette en ileriye gidilen nokta yükse sesle küfür olan KKTC'nin yerinde artık Kalaşnikof'ların Girne'nin en işlek caddelerinde atıldığı, tabancaların sayısının artık bilinmez olduğu, mafyanın, organize suç örgütlerinin, hatta terör organizasyonlarının mesken tuttuğu bir ülke haline geldi. Uyuşturucu baronlarının kol gezdiği, belinde bıçakla bıçaklayacak adam arayanların çoğaldığı, Polis'e gitmeyip adaleti kendi elleri ile tesis etmeye çalışan insanlarla dolu olduğunu görüyorum güzel ülkemin. Fuhuş ve kumarı ile ün salmış; kara paranın geçiş üssü olmuş bu küçücük ülkenin ereye doğru gittiğini düşünür dururum son zamanlarda.

Adli yıl açıldı, Yüksek Mahkeme Başkanı bütün bunlardan çok ayrıntılı olmasa da söz etti ve mahkemelerin yeterli olmadığını söyledi durdu.

Haklı ama kimden medet umduğunu unuttu sanırım.

Siyasiler eğer bu gibi yapılardan medet ummuyor olsaydı zaten bu odaklar çoktan kapılarına kilit vurulmuş, ya da zapturapt altına alınmıştır.

Casinosu, Bet Ofisi, Gece Kulübü bunlar değil mi zaten siyaset müessesesini finanse eden? Peki siyasetin bütün mafyatik eylemlerin önüne geçecek kolluk gücü ve mahkeme organizasyonu yapmasını nasıl bekleriz? İnsan altın yumurtlayan tavuğu keser mi? Kaz gelecek yerden tavuğu esirger mi?

Sonuçta sokaklarımızda kalaşnikof'ta var artık. Hem de anladığım kadarıyla bir iki tane değil. 51 tane attığına göre, birden fazla cengaver gelmiş Savoy'un önüne keleşleriyle.

Yarın Kıbrıs Postası'nın önüne gelmeyecekleri ne malum. Ya da Başbakanlığın önüne. Ya da Mağusa'da olduğu gibi Mahkemenin önüne.

Öğretmen Sendikasının ellini kolunu sallayarak girdiği MEcli Genel Kurul salonuna Uzi'lerle birilerinin girip 50 vekilimizi katletmeyeceğini kim söyleyebilir bu saatten sonra.

Ya da sırf intikam alsın diye hasımların birinin çocuğunun okulunun önünü kana bulamayacağını kim garanti edebilir.

Bu ülke güvenli bir ülkeden güvenlik sorunu olan bir ülkeye dönüşmüş durumdadır. Müzakerelerde güvenlik ile ilgili noktalara dem vurup, Rumların bir gecede bizi kesebileceği endişesini yaşayanlar, ortalıkta dolaşan organize çetelere ve envanterlerindeki bomba ile otomatik silahlara da bir baksınlar artık.

Nasıl mülkiyetimizi bankalara ve parası olan fırsatçılara kaybediyorsak yavaş yavaş, güvenliğimiz de çeteler, mafya ve terörün insafında ne yazık ki.