Hükümet ya "su"dan ya da "cereyan"dan...

Yayın Tarihi: 05/10/15 07:41
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bu elektrik bizi tepecek diye dün yayınlanan yazımla ilgili birçok bilgilendirici tepki aldım.

Ve anlaşılıyor ki, Elektrik, toplumdan önce bu hükümeti çarpacak.

40 Milyon Dolarlık yakıt alımı ile ilgili ihale ilanı gazetelerde çıktıktan sonra ortaya çıkan durumda, Kıb-Tek yönetim Kurulu toplanmadan böylesine bir ihaleye çıkma kararı aldığı şeklindedir.

Bu tespitle ilgili kimsenin itirazı yok sanırım.

Yönetim Kurulu'nun neden toplanmadığını geçenlerde bir manşet haberimizde yazmıştık ancak okumayanalar için tekrar edeyim.

Kurulan CTP-UBP koalisyon Hükümeti'nin hükümet protokolünün 12'nci maddesi der ki, yönetim kurullarında yüzde 50 ağırlıklı karar alma mekanizmaları olacaktır

Yani 7 kişilik Kıb-Tek Yönetim Kurulu'nda 4 CTP'li ve 3 UBP'li Yönetim Kurulu üyelerinden CTP'li ve UBP'li üyelerinde en az ikişer tanesi bir önergeye evet demeli ki o önerge karar haline dönüşebilsin.

Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim ise "Fasıl 171 var. Ben ona bakarım. Protokol beni bağlamaz" anlamına gelen işlemler yapıyor. UBP'li üyeler ise önce bu prensibi kabul et sonra gelelim deyince 5 olan Yönetim Kurulu nisabı sağlanamadığı için Kıb-Tek Yönetim Kurulu toplanamıyor.

Alınması elzem olan 40 Milyon Dolarlık yakıt var tabi bu arada. İhaleye çıkılıp yakıtın alınması lazım

Sendikaya yakın bir kaynak ise bana dün telefonla "Rasıh Bey. Hükümet Protokolü yasaların üzerinde olamaz. Fasıl 171, hükümet protokolünden daha üstündür" diye konuşunca anlaşıldı ki, Kıb-Tek'in icracıları gerçekten hükümet protokolünü KıB-Tek'te çalıştırmayacak.

Şimdi hukuken haklı bir yönleri var tabi.

Hiçbir protokol ya da anlaşma yasaların üzerinde değildir prenibi her noktada geçerli ancak, siyasi atamalarla yönetilen devlet kurumlarında eğer siyasi bir protokol yapılmışsa siyaseten onu uygulamak siyasetin de gereğidir.

Burada protokolü imzalayan parti Genel Başkanları'na döner gözler.

Siz imzaladığınız protokolün arkasında duruyor musunuz gerçekten yoksa birbirinizi, dolayısıyla da bu protokolü ciddi bir evrak olarak kabul eden bütün insanları kandırıyor musunuz, sorusu akla gelir.

Öğrendiğim kadarıyla bu kriz Hüseyin Özgürgün ve Mehmet Ali Talat'ın da gündeminde. İkisi de "Ne münasebet tabi ki protokol uygulanacak" diye birbirlerine güvence verirken, hatta ileriye gidip, "uygulanmaması hükümetin bozulma nedenidir" diye de güvenceyi arttırıyorlar.

Ama protokol yine de uygulanmıyor.

Uygulanmayacağı ifade edildiği için yönetim kurulu toplanamıyor, toplanmamasına karşın ise 40 Milyon dolarlık yakıt alımı için ise ihale ilanları gazetelere veriliyor.

UBP'li üyeleri dinliyorsun, "Toplantı yapılsın. Karar alınsın" diyorlar ancak toplantı yapılmadan böyle bir ihale kararı alınamaz diye ısrar ediyorlar. Diğer taraftan ise sendikaya yakın kaynakları dinliyorsun onlar da "elzemdir alınması lazım. Bakan talimatı ile bu karar alınmış olabilir" diyorlar.

Neticede kafaları fazla karıştırmaya gerek de yok aslında.

Sayın Talat, ya İsmet Akim'e sözünü geçirir de hükümet protokolüne göre Kıb-Tek yönetim kurulunun toplanmasını sağlar, ya da kendilerinin ifadeleriyle bu cereyan krizi hükümeti bozma sebebi olur. Hangi parti başkanında prensipler nedeniyle hükümeti bozma kararlılığı ve yüreği var bilmiyorum.

Özgürgün de suyun yönetimi konusundaki çıkışında bu konuda anlaşmazlığın hükümetin bozulmasına neden olabileceğini de ifade etti dün.

Ama bu hükümet ya "su"dan bir sebeple ya da "cereyan"da kaldığı için bozulacak gibi duruyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları