Nedense aklıma Arif Hoca geldi

Yayın Tarihi: 04/11/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Grev İşverenin en çok canının yanacağı zamanda yapılır" diye bir yanıt verdi Çağ-Sen Başkanı Mehmet Davulcu.

Soru neydi? Hangi grevle ilgili idi sevgili Ümit Bahşi'nin sorusu? Beşparmak Kömür Madeni ile mi ilgiliydi? Yoksa Akdoğan Demir Çelik Fabrikası'ndaki grevi mi soruyordu?

İşverenin canının en çok yanacağı zaman yapılan grevin meşruluğunun tarif edildiği sektör havacılık sektörü müydü? Soru turizm sezonunun en yüksek olduğu zamanda pilotların yaptığı grevle mi ilgiliydi?

Hiçbiri değil.

Mehmet Davulcu'nun "Grev İşverenin en çok canının yanacağı zamanda yapılır" şeklinde cevap verdiği soru, okullardaki öğretmen grevleri ile ilgiliydi ve yaz tatilinde durup, eğitim yılının başlamasıyla eşzamanlı olarak başlaması konusunda yöneltilen soruya karşılıktı.

Eski politikacı ve sendikacı, bir süre gazetecilik yapmış, şimdikinin sendikacısı Mehmet Davulcu, sendikacı refleksiyle işverenin hükümet olduğunu anlatmaya çalışsa da kendisi de okullarda işverenin öğrenciler, gençler olduğunu biliyor. Hem de bal gibi biliyor.

Ama sendikacılık refleksi ile ""Grev İşverenin en çok canının yanacağı zamanda yapılır" diyebiliyor. Yani bir başka ifadeyle öğrencilerin ve velilerin canlarının en fazla yanacağı zamanda yapılan grevin meşru ve doğru olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Kusura bakmasın ama öğrencilerin eğitim hakkının gaspı ile onların canını yakmayı, bir demir çelik fabrikasında, ya da kömür ocağındaki grevle bir tutması ayıptır. Ayıptan öte gaddarlık, insafsızlık ve geleceğe atılmış bir dinamittir bana göre.

Öğretmen sendikalarından ümidimi çoktan kestim zaten.

Onlardan öğrencilerin bilgi ve eğitim refahını arttırmakla ilgili bir gailelerinin olduğunu düşünmüyorum artık.

Diledikleri kadar saldırsın ya da saldırtsınlar bu fikrimi değiştirmeleri mümkün değildir. Eski öğretmen sendikaları da sertti. Hükümetleri de titretirlerdi. Ama öğrenciler her zaman öncelikliydi. Özel üniversiteler açılmadan önceki ve sadece ÖSYM yoluyla üniversite tahsilini alınabildiği dönemlerden bahsediyorum. KKTC'deki başarılar dillere destandı. O öğretmenler sayesindeydi. Yine vardı bu sendikalar. Yine çok etkiliydiler ama eğitim öncelikliydi, öğrenci öncelikliydi. O yüzden bana kimse bir şey anlatmaya çalışmasın. Ne dinlerim, ne duyarım.

Ben de öğrenci idi. Derslerim boş geçtiği zaman en fazla bir bilardo salonunda alırdık soluğu. Bir sandviç bir de kolaya yeten harçlığımızdan feragat eder, birkaç el bilardo yada o zamanki adıyla topçuk, şimdikilerin langırt denen oyunu oynardık.

Ama zamanımızın öğrencilerinin boş geçen derslerinde onların karşılayan, sigara içtiklerinde bile ayıplayan iyi niyetli bilardo salonu sahipleri yok ki artık.

Onları tuzaklarına düşürmeye hazır uyuşturucu tacir ve torbacıları var.

Bonzai imalatçıları ve satıcıları var.

Şimdi bir sendikacı çıkıyor ve tek dertleri okuyup bir baltaya sap olabilmek olan masum çocukların canının yandığını bile bile, öğretmen grevleri için ""Grev İşverenin en çok canının yanacağı zamanda yapılır" dediğini duyunca, eski bir öğretmen, bir kahraman olan Arif Hasan Tahsin aklıma geliyor her nedense.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları