Veriler ile koltuk sevdalıları

Veri 1:

KKTC, Türkiye Cumhuriyeti ile ekonomik protokolü imzalamak, hem de en erken vakitte imzalamak zorunda. İmzalamazsa, maaşlar ödenemez ve zaten pamuk ipliğine bağlı olan ülke ekonomisinin çöküş hızı devam eder. Çiftçiler, müteahhitler, öğrenci bursları, turizm teşvikleri, belediyelerin projeleri hepsi durmaya devam eder.

Veri 2:

KKTC'de bu protokolün imzalaması, hem de erken vakitte imzalanması için; buna imza koyacak, sorumluluk alacak bir hükümet kurulması gerekir. Hükümetin kurulması ile ilgili tartışmaların şu sıralar Ulusal Birlik Partisi içerisinde olduğu söyleniyor. Öyle mi değil mi net değil ancak birileri böyle bir tartışmanın alevlenmesi için çalışıyor ve kendine ya da gönlünde yatan aslanlara bakanlık koltukları temin etmeye çalışıyor.

Veri 3:

Ulusal Birlik Partisi- Demokrat Parti Hükümeti erken vakitte kurulmazsa, bunun alternatifi CTP-TDP-DP Hükümeti formülü olur. Böyle bir alternatif bizi Veri 1'deki vaziyet ile karşı karşıya bırakır. Böyle bir hükümetin yüzde 80 ağırlığı protokolü imzalamak istemeyen ama imzalamak zorunluluğu olduğunu bilen bir hükümet olacak. Böylelikle imza mümkün olduğu kadar geciktirilecek ve kaos vuku bulacak.

Veri 4:

Hükümetin kurulamaması durumunda ikinci alternatif de ekonomik protokolü imzalamayacağına ya da geciktireceğine göre, o hükümet maaşları ödeyemediği için çöker ve kısa bir süre içinde bozulur. Ve karşımıza erken seçim seçeneği çıkar.

Veri 5:

Hiçbir parti erken seçime hazır değil. Halkın Partisi ile TDP haricinde zaten erken seçimden bahseden yok. Ancak o iki parti de seçime hazır değil. Hele hele HP'nin ilk genel seçimi olması hasebiyle diğer partilere göre hazırlanmak için daha fazla zamana ihtiyacı var. TDP ise henüz ana akım bir siyasi parti olacak noktaya ulaşmış değil.

Veri 6:

Erken seçimin gündeme gelmesi durumunda Mayıs sonu sandık başına gideriz ve özellikle UBP içerisinde hükümetin kurulmasına sırf bakanlık alamadıkları için engel olan UBP'li vekillerin bir daha meclis yüzü görmesi hayal olur. CTP bu dağınıklık içinde en fazla kan kaybeden parti olur. Bu ortam içerisinde siyasi yelpazeyi yeniden şekillendirecek siyasi partiler olamazlar ancak dengeleri değiştirirler.

Bu kadar veri varken hala koltuk peşinde koşan, araya insanlar sokmaya çalışan, tehditler sallayan, güvenoyu şantajı yapan vekiller olduğunu düşününce, bir aklım da "Hükümet kurulmasın. Seçime gidelim de halk bunlara dersini sandıkta versin" diyor ama seçime kadar ve seçim sonrasında hükümet kurulmasına kadar geçen sürede bu güzelim ülke ne hale gelir onu düşünür vazgeçerim bu düşünceden.