Hedefimde Federal Almanya Cumhuriyeti var

Yıl 2006; Mehmet Ali Talat Cumhurbaşkanı. Sözcüsü Hasan Erçakıca, salı günü rutin brifinglerinden birini veriyordu. O gün yayınlanan Hürriyet Gazetesi'nde, Ertuğrul Özkök, Talat'ın Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile Berlin'de görüşeceğini yazmıştı. Haliyle tepkiliydik ve bu haberi neden Ertuğrul Özkök'ün kaleminden öğrenmek zorunda kaldığımız konusunda bas bas bağırıyorduk. Durumu anlatmaya çalıştılar. Yanlış hatırlamıyorsam, "Şaban Dişli organize etti. Özkök ondan duydu ve yazdı" gibi bir şifahi izahat gelmişti.

O kadar önemli idi ki, Ertuğrul Özkök gibi bir yazar bunu yazmış ve Hürriyet Gazetesi de, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, gelişmenin önemine binaen ön sayfasından yazıya yer vermişti. Gerçi Özkök, Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni idi o dönemler. Biz Genel Yayın Yönetmenleri bazen yazımızı ön sayfa toplantısında empoze eder, haber merkezi ahalisi de "gık" demez, çaresiz, yazıyı ön sayfaya yerleştirir. Ama o dönemlerde KKTC Cumhurbaşkanı'nın yabancı devlet adamları ile resmi görüşme yapması çok önemli idi.

Berlin'e uçan Talat, Steinmeier ile görüşmesi sonrasında, yaptığı açıklamada, "Son derece yapıcı bir görüşme oldu. Çözümden, barıştan ve Kıbrıs'ın birleşmesinden yana olduğumuzu anlattım. Tecridin kaldırılmasının önemini anlattım" diye konuştu.

Gel zaman git zaman, KKTC Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Derviş Eroğlu, Alman Dışişleri Bakanlığı koltuğunda ise Guido Westerwelle oturuyordu. Yine bir Alman Dışişleri Bakanı ile KKTC Cumhurbaşkanı görüşmesi gündeme geldi. 24 Ekim 2010'da Eroğlu, enturajı ile birlikte Berlin yolunu tuttu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, son derece sıcak ve samimi bir görüşme olduğunu söyledi. Her konuyu detaylı değerlendirdiklerini ifade eden Eroğlu, "AB ve Almanya'dan beklentilerimizi aktardık" dedi.

Gel zaman git zaman bu sefer KKTC Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Mustafa Akıncı oturuyor. Bir de baktık ki, Alman Dışişleri Bakanlığı koltuğu Frank-Walter Steinmeier'e geçmiş yine.

Ha bu arada Alman Dışişleri Bakanı geçtiğimiz aylarda buralara da gelmiş, Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiades'i ara bölgedeki resepsiyona davette eşitliğe dikkat etmemiş, kendi çapımızda bir diplomatik kriz oluşmuş ve Cumhurbaşkanı ara bölgedeki resepsiyona katılmama kararı almıştı.

Bunu hatırladıktan sonra günümüze gelelim. Yine KKTC Cumhurbaşkanı'na Berlin yolları gözüktü.

Steinmeier ile resmi bir görüşme yapıldı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, "verimli bir görüşme" olduğunu söyledi.

Düşünüyorum da, üç Cumhurbaşkanı, üç ayrı Berlin ziyareti yapmış. Bütün görüşmeler olumlu, verimli, ya da yapıcı geçti.

Üç ziyaretin ikisinde Steinmeier, birinde Westerwelle Cumhurbaşkanlarımızı ağırladı.

Peki ne oldu. Ya da ne oluyor?

Almanya Dışişleri Bakanı ziyareti yavaş yavaş sanki, Türkiye ile aramızda oluşan, göreve gelir gelmez ilk yurtdışı ziyaret mütekabiliyeti geleneği gibi bir geleneğe dönüşüyor.

"Her Cumhurbaşkanı, görev süresince en az bir kez Alman Dışişleri Bakanı'nı Berlin'de ziyaret eder".

Eder de, Almanya çok ilgili olduğunu söylediği Kıbrıs sorunu ile ilgili ne yapar?

Bu yazıya tepkileri şimdiden duyar gibiyim.

"Rasıh Akıncı'nın Berlin ziyaretini küçümsüyor" şeklinde gelecek olan eleştirilere peşinen yanıt vereyim de yarın bu köşede bu konuya yer vermek zorunda kalmayayım.

Cumhurbaşkanı'nın her türlü dış ziyareti ve temasını çok önemsiyorum.

Talat ile Eroğlu'nunkileri de önemsemiştim.

Ancak bana ve ahaliye sonuç lazım.

Üç Berlin ziyaretinden sonra elle tutulur bir açılım lazım.

Cumhurbaşkanı, ya da eski cumhurbaşkanlarını suçlamıyorum. Hedefimde Federal Almanya Cumhuriyeti var.