Su

Yayın Tarihi: 03/07/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Suyu yaklaşık bir yıl tartıştık. Belki de fazla.

BESKİ kuruluşu, Suyu Biz Yöneteceğiz serzenişi, Ne Suyunu ve Memurunu çıkışları, Pis su Temiz su kavgası, Su protokolünün bir türlü imzalanmaması, CTP Parti Meclisi'nin kendini Millet Meclisi yerine koymaya çalışması, Hükümetin Bakanlarının üzerine saldırtılan su uzmanları, hükümetin başka, parti liderinin başka bir şey söylediği dönemi yaşadık hep birlikte.

Sonra ite kaka su protokolü imzalandı Bazı Belediyeler girmeme hakkına sahip olacak şekilde ayarlandı. Geçiş dönemi diye bir şey çıktı. Sonra Belediye Meclisleri karar verecek dendi.

CTP Lideri parti kararı olduğunu ve CTP'li belediye Başkan ve Meclis üyelerinin reddedeceğini söyledi ve fiyat konusunda Diplomasını yırtacağını iddia etti.

Fiyat onun söylediği gibi çıkmadı ama koskoca ODTÜ Diploması'nı yırtması da beklenemezdi.

Oradaki yanılgısını hoş gördük ancak Belediyelere hakim olunamayışını nasıl görebilirdik. Zaten kendi de görmediği için Kurultay'da aday olmayacağını açıklayıverdi.

Gelelim konumuza, Lefkoşa Türk Belediyesi, ki suyu kullanacak KKTC yurttaşlarının büyük bir kısmını temsil eden bir nüfusa hitap ediyor, suyu reddetti. Adına "suyu değil, geçiş dönemindeki fiyatı reddediyoruz" deseler de, TDP'nin hazırladığı ve Belediye Başkanı Harmancı'nın da haberdar olduğu raporu bir şekilde Kıbrıs Postası ele geçirince, aslında fiyatın anormal bir fiyat olmadığı netleşmiş oldu.

Bir başka ifadeyle, Lefkoşalıya ideolojik nedenlerden dolayı su vermemek için üretilen bahane de ortadan kalkmış oldu.

Zaten bu arada CTP MYK Üyesi olan Belediye Başkanları da bir bir suya evet, "bize su verin" noktasına gelivermiş oldu.

Lefkoşa Türk Belediyesi Belediye Meclisi ise önceki akşam ilk aldığı ret kararını iptal ederek yetkiyi Başkana veren oylamayı yaptı. İçlerinde CTP'lilerin de evet oyu verdiğini biliyoruz.

Su konusu ile ünlenen Hasan Ulaş Altıok, evet oyu veren CTP'li Belediye Meclisi üyelerine kızmadığını ve halkın isteklerine boyun eğmek zorunda kaldıklarını anlattı bir sosyal medya paylaşımında. Çok da doğru söylemiş, Belediye Meclis üyeleri halk tarafından seçilir, Parti MYK'ları tarafından değil. Dolayısıyla öncelikleri onların talepleri olması lazım.

Ancak Altıok Hoca'nın yılgınlık tespiti bence doğru değil. Yılgınlık ifadesinin, bir tarihteki CTP seçim kampanyasından da öğrenmiş olduğumuz gibi, Direniştir

Sloganı hatırlayın, "Yılgınlık yok Direniş var"

Neye karşı direnip, yılgınlığa düşüldüğünü anlamadım doğrusu.

Türkiye'ye karşı mıydı bu direniş? Suya karşı mıydı? UBP ile DP'ye karşı mıydı sözü edilen direniş?

Altıok Hoca'nın ayrıca paylaşımında "İleride çıkabilecek sıkıntılar" ile ilgili net bir şey söylemediğini de görüyorum. Bu sıkıntıların neler olabileceğini, mantık çerçevesinde ve ideolojik kaygılardan arınmış, mümkün olabildiği kadar rasyonel bir yaklaşımla, kamuoyuna açıklarsa sevinmekle kalmaz, bilgilenmiş de oluruz.

Bu yazının amacı, "Benim söylediğime geldiniz işte" demek değil. Sadece süreci bir hatırlamak ve eğer hala su konusunu konuşacaksak, konuşmaya devam etmeye ve tartışmaya açık olduğumuz ortaya koymak içindir.

Bu yazı özellikle deniz dönüşü duş almak için su bulamayanlara ithaf olunur.

Herkese iyi pazarlar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları