Mont Pelerin'in ağzımda bıraktığı acı tat

Yayın Tarihi: 23/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Mont Pèlerin zirvelerinin ikisini de yerinde izleyen meslektaşlarımdan birisiyim.

Bu soğuk, komik ve akıl almaz derecede pahalı ülkenin Vevey kasabasında, tren sefer saatlerini ezberden söyleyebilecek kadar kalmış olduk hasbelkader.

Mont Pelerin zirvesinin Kıbrıs saati ile gece yarısını geçtikten sonra çöküşünü, Vevey Merkez'den otelimize dönerken Vevey Gare'den canlı yayınla sevgili Ulaş Barış, Kıbrıs Postası takipçilerine son dakika gelişmesi olarak aktarmak durumunda kaldı. Ulaş'ı tanıyanlar daha iyi anlayacak, bu belki de onun en zor haber anonsu idi.

İki Mont Pelerin'i de yaşayınca ve yerinden takip edince, farklı gözlerle meseleye bakabiliyorsunuz. Burada görev yapan meslektaşlarım ne söylediğimi daha iyi anlayacak. Sizden 1.000 metre yükseklikteki dağdaki otelde yapılan görüşmelerin, tartışmaların, müzakerelerin, hatta kavgaların havası ve titreşimi garip bir şekilde aşağıya kadar gelebiliyor.

Yan yana ama ister istemez karşı karşıya görev yaptığınız Rum basın mensuplarının kamuoylarına yaydıkları haberlerden, kendi aralarındaki sohbetten, hatta karşılaştığınız zaman ellerinizi sıkışlarından bile bir çıkarım yapabiliyorsunuz.

Sonra Türk tarafından yapılan minik minik ama son derece önemli bilgilendirmeler, hem süreci heyecanla takip eden bizler hem de sizler için çok önemli haberlerin temelleri oldular.

Yani, iliklerimize kadar süreci yaşadık burada. İşin psikolojik kısmı, diplomatik yönü ve diğer unsurları ile sonuna kadar hissettik olanı biteni.

Gelelim Mont Pelerin'den bana kalanlara ya da ağzımda bıraktığı tada…

Bu tatlar ne yazık ki, yeniden tatmak isteyebileceğimiz türden tatlar değiller.

Birincisi ve en önemlisi, liderlerinin kim olduğuna bakmasızın Rum tarafının ciddi ve köklü bir zihniyet transformasyonuna ihtiyacı olduğudur. Müzakere devam ederken, "müstakbel eşit ortağımız" şeklinde yaklaşılmasına hiç itiraz etmeyip, bunu dahi istismar edebilecek zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu gördük. Ağzımda kalan acı tat, sanırım güvenin yitirilmiş olması.

Birilerinin müdahalesi

Bir başka unsur ise Rum basının ne kadar manipülatif ve ne kadar yanıltıcı yayınlar yapabileceğini hayretle gözlemlemem. Taraf olunur, yanlı davranılır ancak ''bu kadarı da olmaz'' dedirtecek kadar yoğun bir çarpıtma, yönlendirme ve manipüle operasyonuna medyanın bilerek, isteyerek, hatta severek alet olduğunu çok net bir şekilde görmek, ağzımın tadını bozmakla kalmayıp; midemi bulandırdı diyebilirim.

Cenevre Havalimanı'nda karşılaştığım diplomatik bir kaynağın, sürecin sona ermediğini, barış görüşmelerinde krizlerin olmasının muhtemel olduğunu, 2016 hedefine ulaşmak konusunun sıkıntıya girdiğini ancak hala zaman olduğunu söylemesi de doğrusu birçok arkadaşı ümitlendirirken, bir acı tat daha bıraktı bende. Bu işin Rum tarafına, tam da arzu ettiği gibi bu işi sürüncemede devam ettirmesine olanak tanınacağı ile ilgili bu sohbetten aldığım sinyaller, belki ağzımın tadını bozdu.

Sonuçta Kıbrıs sorununun çözüm sürecini son safhaya götürecek Mont Pelerin zirvesi, malum nedenlerden dolayı sonuçsuz kaldı. Bu, zaten başlı başına acı bir tat, her şeyin bitmediği ile ilgili söylenenler ve sürecin devam edeceğini şimdilik çekingen bir şekilde söyleyenleri dinlerken, ağzı biberden daha önce yanmış ve yeni bir biber gören çocuk gibi ürküyorum.

Not: Bu yazı, Cenevre'den İstanbul'a giden uçakta, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Ercan'daki açıklaması öncesinde yazılmıştır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları