Herşeyolog belgesel

Mont Pelerin Zirvesi ile ilgili yazı bekleyenlerden özür dilerim. Yazmayacağım. En azından bugünlük. O kadar çok insan bir şey yazıp söylüyor ki, bize hacet yok.

Bu süreci kendisine politik malzeme yapmak isteyeninden tutun da, Cumhurbaşkanı'nı Asmaltı'nda sallandırmak isteyene kadar her türden, "herşeyolog" mevcut.

O yüzden bizim yazmamıza gerek yok. Herkes siyasetini yapsın, söyleyeceğini söylesin, içinde biriktirdiklerini ortaya bir döksün, biz sonra işler gerçeğe dönüşünce, ete kemiğe bürününce konuşur, yazarız.

"Herşeyologlar" demişken biraz bahsedeyim.

"Herşeyologlar" son derece farklı bir insan türüdür.

Her konuda uzmandırlar. Her konuda kerli ferli açıklamalar yaparlar.

Sosyal medya icat olunca, bu "herşeyologlar" daha da azmış durumda. 'Engin' bilgilerini paylaşacak ortam ve 'like' alıp, yorumlarla gündeme gelebilecekleri popüler konu buldular mı, değmeyin keyiflerine.

Birbirlerini sosyal medyada görerek çoğalabilen tek insan formudurlar.

Dilleri çoğunlukla pistir. Hakaret etmeyi çok severler. Anadillerini pek iyi kullanamazlar ancak internet jargonu konusunda onlardan iyisini bulamazsınız.

Öyle azıcık da farklı bir lisan bilmeleri durumunda, sağdan soldan dinlediklerini ya da okuduklarını, anadillerine diledikleri gibi çevirirler ve "herşeyolog" hiyerarşisinde rütbelenip, yükselirler.

Bir başka terfi alma kriteri de 'like' sayısı ya da yorum sayısıdır.

Çok "like" yüksek rütbe, en çok "like" sosyal medya fenomeni mertebesine ulaştırır. Çok küfür ya da hakaret de terfilerde dikkate alınan bir kriterdir.

Rütbesi artan 'herşeyolog'un etrafında öbek öbek biriken daha düşük rütbeli heyşeyologlar olur hep. Maazallah, herhangi bir 'herşeyolog'un fikrine katılmayıp altına bir yorum yazmaya kalkışırsanız, yüksek rütbeli herşeyologun işareti ile diğer herşeyologlar saldırıya geçer ve savaş başlar.

Burada maharetlerini sergileyen, en çok hakaret edip küfredenler, savaşın sonunda rütbe alır. Yeteri kadar rütbe artıran, zamanla kendi herşeyolog sürüsünü kurmaya başlar.

Herşeyologlar her şeyden anlar gibi yapıp, her şey hakkında yorum yapıyor dedik ya, onların da çekindikleri şeyler de var tabiî.

Mesela atıp tuttukları konularla ilgili sosyal medya ortamlarında, karşılarına gerçek bir uzman ya da bilirkişi çıkmasını sevmezler. Etraflarına öbeklenen alt rütbedeki herşeyologların saldırıya geçeceğine güvenerek onlara bile kafa tutmaktan geri kalmazlar, ancak karşılarındaki uzman, dişli çıkıp onları alt ederse de kılıfları hazırdır.

Karşılarına işi bilen çıktı mı da "Bu benim görüşümdür, saygı göstermek zorundasın" deyip sosyal medyada katledilmeyi önlerler, ancak bu bir rütbe kaybına neden olabileceği için bu gibi ortamlardan, "internetim bitti ya da telefon geldi" diyerek kaçarlar. İşler çok tehlikeli bir hale geldi mi ise, "hesabım hacklendi" derler ya da sosyal medya hesaplarını bir süreliğine kapatıp, "Facebook'tan nefret ediyorum. Çok çirkin ve seviyesiz tartışmalar dönmeye başladı" diye sağda solda konuşurlar.

Herşeyelogları, kendileri normal ortamlarda bulundukları sıralarda, diğer insan formlarından ayırmanız pek mümkün değil. Ancak bilgisayar ya da tablet başına geçip, parmaklarını klavyede oynatmaya başladıklarına maharetlerini görebilir ve onların diğer insan türlerinden ne kadar farklı olduklarını şak diye görebilirsiniz.

Sizinle, samimi bir şekilde bir resepsiyon ya da başka bir etkinlikte sohbet edip, güler yüz gösterenler, bir anda klavye başında canavar kesilebiliyorlar.

O yüzdendir ki, herşeyologlar konuşurken, ben bugün bir adım geri durup, sıramı bekleyeceğim.

Bu yazıyı bir kez da okuyunca, yazıyı Burhan Canbaz'a seslendirip, dramatik bir müziğin üzerine malum herşeyologların görüntülerini montajlayıp, "herşeyolog belgeseli" yapılabileceğini düşünüyorum. Bir proje olarak bir kenarda dursun bakarız.