Öteki Başbakanımın ipinin ucu

Yayın Tarihi: 24/01/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
"Ahalinin irfanına güven" demişti bir üstadım bana bir zamanlar.

''Ne diyor bu yaa?'' deyip, için için küçümsemeye yeltenmiştim koskoca doçenti. O da anlamış olacak ki, bir iki atasözü, bir iki de anonim hikayeyi anlatıp günümüze uyarlayınca, ne kadar aptal olduğumu bana gösterdi.

O gün bugündür, karşılaştığım her konuya, 'bundan yüzyıllar önce insanımız bununla ilgili ne demişti?' gözüyle bakıyorum.

Başbakanlarımdan Theresa May'in, Brexit yol haritasını anlattığı basın toplantısında yine öyle bir hâletiruhiye içine girdim.

Düşündüm taşındım ve bu Başbakanımın söylediklerinin son derece sağlam olduğunu idrak ettim. Buna uygun ahali irfanı alameti ise "Asılacaksan İngiliz ipi ile asıl" deyişi olacaktı tabiî ki.

İngiltere, daha doğrusu Büyük Britanya, harbiden büyük.

"Büyüksün abi" denilecek türden.

Baksanıza, ilk sözü "İlk hedefim, Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın ülkemdeki yetkisini ortadan kaldırmak olacak" idi ve ''Sadece Avrupa Birliği ile değil; Çin ve Brezilya ile de ticaret yapmak istiyorum'' dedi.

Biz o ABAT kararlarını iyi biliriz.

İngiliz bıkmış bunlardan ve ülkesindeki anlaşmazlıklarda Londra, Cardiff, Edinburgh ve Belfast mahkemelerinin yetkili olacağını buyurmuş.

''Büyüksün 'abla' '' denmez de ne denir?

Hep "İngiliz'e yeniden bağlanalım" geyiği var ya biz Kıbrıslı Türklerde, İngiliz zamanında bürokrasiyi öve öve bitirmeyiz, düzeni intizamı, garip ama son derece faydalı kuralları anlatmaya doyamayız.

Misal, İkinci Dünya Savaşı sırasında, hem besleyici olması hem de üzümün tüketilmesi için ekmeklerin içerisine bir avuç kuru üzüm konması zorunluluğu ya da onlara göre eşkıya, bize göre halk kahramanı Mida bulup yemesin diye çiftçilerin tarlalarına yiyecek götürmesinin yasaklanması.

Yabani zeytin ağacını aşılayıp verimli hale getirenin, arazinin kimin olduğuna bakmaksızın, ağacın tapusunu alabilmesi gibi kuralları, "Vay be! İngiliz'e bak. Adamların yaptığı her şeyin ardında çok daha önemli bir neden var" demedik mi? Demiyor muyuz?

Şimdi düşünüyorum da, bu çözüm süreci bir kez daha kıç üstü düşerse ne yaparız?

Tabiî bu kıç üstü düşerse, asıl meşgaleleri mayın temizliği ve süt tozu ithalatı olanların kehanetleri sonucu değil; tüm iyi niyetimize rağmen, bizi bir türlü kendisine denk görmeyen, hem Türkiye'nin hem de bizim Avrupa Birliği üyesi komşularımızın tutumu nedeniyle olur ancak.

"Rasıh, İngiltere'ye 'yeniden sömürge olalım' önerisi yapacak" dediğinizi duyar gibiyim, yok öyle yağma. İngiliz sizi ne yapsın? Zaten kaça kaça bir oldu zavallılar. Size bağımsızlık verdiği günden beri, hatta ondan önce birbirinizin boğazını sıkmaktan başka ne işle iştigal ettiniz ki sizi bir yerlerine bağlasın?

Onu demeyeceğim.

Zaten uyum falan derken, huyumuzun bu uyumla uyum sağlamadığını defaten tecrübe etmişliğimiz vardır.

Ben de "Asılacaksan İngiliz ipi ile asıl" deyişi yerine, "Asılacaksan İngiliz'in asıldığı ipe asıl" diyeceğim ve bu Avrupa Birliği işine artık biraz kaşları çatarak bakmayı önereceğim.

Bu arada, az önce kendisinin asıldığı ipe asılmayı önerdiğim Başbakanımın, ay sonu Ankara'ya gidip, diğer Cumhurbaşkanım ile görüşmesinin ardından söyleyeceklerine kulak kabartırsak, belki de ipin ucundan azıcık görürüz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları