Yaşlı teyze tiyatrocu, hemşire melek, medya da yalancı...

Yayın Tarihi: 01/02/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Ve beklediğim oldu.

Önceki gün yaşlı bir teyzenin Mağusa Devlet Hastanesi'nde uğradığı sözlü saldırı sonrasında iki sendika ortaya çıktı ve yaptıkları açıklamalarla hıçkıra hıçkıra ağlayan yaşlı kadın tiyatrocu, medya da yalancı oldu.

Klasik.

Neymiş efendim, hemşire hanım nöbete gelirken kadıncağızı personel mutfağında görmüş, "Teyzeciğim burada olmaman lazım. Ben sana su veririm canım teyzem" demiş.

Yaşlı kadın da deli olsa gerek ki, kendisine bu kadar sevecen bir şekilde davranan ve şefkat gösteren hemşire ile karşılaştıktan sonra sırf alem olsun diye ağlama krizine girmiş demek ki.

Mesela Kamu-Sen Başkanı Metin Atan buyurmuş ki: "24 saat zor şartlar altında çalışan, yeri geldiğinde ailesinin bile istemediği bakımı ve yardımı hastalarına sağlayan hemşirelere ve sağlık çalışanlarına bu tür saldırılar kabul edilemez"

Metin Atan yanlış anlamış olayı sanırım. Saldırıya uğrayan sağlık çalışanı değil, bilakis saldırının faili konumundadır.

Her iş zordur. Zor olmasa adına iş demezler, eğlence derlerdi. Tartışma konusu hemşireler ve sağlık çalışanlarının yaptığı iş ile ilgili değil, yapılan işin sanki lütufmuş gibi anlatılması ve bu lütfu bahşettiğini düşünen bir hemşirenin hasta yakınını ağlatacak derecede azarlaması.

Güya kendileri sendika olarak bir soruşturma yapmışlar ve ilgili hemşire ile konuşmuşlar. Ne yani söz konusu hemşirenin, "Evet zavallı kadın su almak için mutfağımıza girdi. Ben de onu azarladım ve ağlattım" diyecek hali yoktu ya.

Güldürmeyin insanı lütfen.

Bir de "personelin özel eşyaları var" diyerek hırsızlık imasını da algılamadık sanmasın kimse.

Zaten açıklamadaki, "Ayrıca su personel tarafından alınmaktadır, devlet tarafından değil ve kullanımı sadece satın alan personele aittir" denmesi de haleti ruhiyeyi açıkça gösteriyor.

Kamu Sen'in açıklamasındaki, yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali yapılan "yasal girişim" tehdidini de bir yere not ettikten sonra Hemşireler ve Ebeler Sendikası'nın açıklamasına geçelim.

Sendika Başkanı bir bardak su ile ilgili ellerin vicdana konması gerektiğini ifade etmiş. Bu konuda hassasiyet gösterenler olarak aynı fikirde olduğumuzu ve bir bardak suyla ilgili ortaya konan vicdan noksanlığını eleştirdiğimizi ifade etmek isterim.

Ali Özgöçmen de kendine göre bir araştırma yapmış ve bizim yaşlı teyzeyi kendi kendine ağlayıp zırlayan bir deli konumuna sokmaya çalışmış.

Özgöçmen de bu konuda hassasiyet gösteren medyayı mahkemeye vermekle tehdit etmiş ve bu konuda tepki gösteren herkesin, sağlık çalışanları ile hastalar arasında soğuk duvarlar ve önyargılar oluşmasına neden olduğunu iddia etmiş.

Sanki bir bardak su için yaşlı hasta yakınını ağlatan medya mensuplarıymış da kendi üyesi hemşire değilmiş gibi bir hava oluşturmaya çalışıyor.

Sanki kutsal olduğunu zaten teslim ettiğimiz hemşirelik mesleğini biz itibarsızlaştırmışız gibi konuşuyor. Deli olacağım. Ali Bey Ali Bey, kutsal mesleğinizin gerektirdiğini yerine getirmeyen biz değiliz ki...

Kusura bakmasınlar ama iki sendikadan, "Benim üyemdir o yüzden haksız da olsa savunurum" edasıyla değil, o hasta yakının neden hıçkırıklara boğulduğu ile ilgili bir takip ve araştırma yapmasını beklerdim.

Ama Başhekimliğin ve Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda herhangi bir şey yapacağına inancım yokken, görevinin kayıtsız şartsız üyesini savunmak olduğunu düşünen sendikalardan ne bekleyebilirim ki. Benimki saflık işte.

Olan yaşlı teyzeye ve nicelerine oldu ve olmaya devam edecek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları