Aklın limiti...

Yayın Tarihi: 27/04/04 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kıbrıs'ta yorucu ve duygu bakımından son derece kompleks bir-iki hafta geçirdik.

Kıbrıs'ın her iki kesiminde -Burgenstock zirvesinin sonrasındaki dönemde- insanlar uyandıklarında, yoğun bir mesai sonrasında yatağa girerken, hatta yorgunluktan arınmaları gerektiği uyku sırasında bile Annan Planı'nı düşünür oldular. Bu planı kabul etmemek veya etmek arasında defalarca gidip geldiler. Bu gidip gelme süreci Kıbrıslı Türkler için yaklaşık bir yıl önce sona ermiş, Kıbrıslı Türkler nihai duraklarını o dönemde belirlemiş ve henüz belirlemeyenleri de telkin etmeye çalışmışlardır.

Ancak Rumlar için durum neydi.

"Kıbrıslı Rum gençler, bu dramatik değişikliği kaldıramadı" diyen Rum Psikolog ve Psikoterapist Markos Markides, referandum kampanyasında insanların değişikliklere olan tepkilerinin ortaya çıktığını söyledi.

Gerçekten de öyle.... Rum gençleri 1974 öncesi karşık köylerde yaşanan Türk Rum dostluklarını yaşamadılar. Türk dilini günlük yaşamda kullanmak bir yana, hayatlarında kanlı canlı bir Türk şahsiyeti ile tanışmamamış 35 yaşaltı Kıbrıslı Rum sayısı o kadar çok ki...

Buna karşılık orta yaş ve üstü jenerasyon karşık köylerde yaşanan dostlukların veya etnik köken farklılığına olan anlayışın tekrar kazanılabilmesi umudunu taşıdılar. Gençler ise kendilerine öğretilen, hatta aşılanan önyargı ve yanlı tarih ile kaldılar.

Yine Markides'e dönecek olursak, Rum Psikolog değişimin psikolojik yönünün Kıbrıslı Rum liderler tarafından son derece başarılı bir şekilde kullanıldığını belirtiyor.

Rum kesiminde Avrupa Birliği'ne resmen girmekle yaşanacak olan değişimin Kıbrıslı Rumlar üzerindeki ürkütücü etkisinin yanında, aynı tarihte Annan Planı'nı evet deyip bir başka ciddi, hatta daha ciddi bir değişim içerisine girmek Rum halkını hepten ürküttü. Düşünün, ortak dostlukların veya etnik kökenden doğan farklılıklara anlayış gösterebilme kültüründen yoksun olan bir genç kesim, evlerinden ve yerlerinden olan bir yaşlı kesim ile zaman zaman şiddet temelli hatıraları olan bir orta yaşlı kesime "hop" diye bunları bir tarafa itecek bir plana, Avrupa Birliği'ne girecek olmanın verdiği psikolojik ve sosyolojik yükle birlikte "evet" dedirtemezsiniz.

Bu durum politik, dar çerçeveli parti çıkarları için kullanılmadı mı? Evet kullanıldı. AKEL bunu alenen yaptı. Papadapulous istemeden de olsa bu durumu leyhine çevirdi ve birlikte ezici bir "Hayır"ı Güney Kıbrıs'tan çıkardı.

Psikolog Markides, insanlara önemli değişiklikler öncesinde bir geçiş sürecinin tanınması gerektiği üzerinde duruyor. Ona göre piyango biletine yüklü bir ikramiye vuran birisi bile bu değişimi çok kolay bir şekilde kabullenemez. Böylesine insanı mutlu etmesi ve tüm sorunlarını çözmesi beklenen durumun bile kişide yüklü bir stress ve kabullenememe duygusunu getireceğini söylüyor.

Hükümetlerini değiştirmek, devlet yapılarını alt üst etmek, bunca yıldır düşman olarak bildikleri toplumla bütünleşmek ve ortaklık kurmak; hemen hemen tüm Kıbrıs Rumları'nın mantıklı bulduğunu bildiğimiz şeylerdir. Ancak iş gerçeğe ve icraata gelince, yaşanacak olan değişimin insan aklına biraz fazla geldiğini kabul etmek gerekir.

Reaferandum sürecine yaklaşılırken haberlerde okuduğumuz "AKEL üyelerini 'Hayır'a yöneltti" veya "Klerides ile Anastiasiades 'Evet' çağrısı yaptı" başlıklı haberlere itibar etmeden, Rumların da Kıbrıslı Türkler, İngilizler, Almanlar veya Ugandalılar gibi insan olduğunu ve parti yönlendirmesiyle düşünüp karar veren "şey"ler olmadığını unutmamak lazım.

Bunu yaparken de "Bir insanın aklının limiti nedir?" diye de ayrıca sormak lazım...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları