Savaşan: "Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak temel bir insanlık hakkı"

Doğal çevrenin, kültürel ve tarihi değerlerle birlikte, turizm sektörünün temel kaynağını meydana getirdiğini belirten Ahmet Savaşan, turizmin ülke ekonomilerindeki payının giderek artmasına rağmen, halen sürdürülebilirlik çerçevesi içinde ele alınmadığına dikkat çekti. Savaşan kısa sürelerde anlık kazançlar elde etmeye odaklanıldığını, bu anlayışın da gerek Dünya'da gerekse de ülkemizde çevre üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açtığını belirtti.

"Çevre Sorunları Dünya'nın dengesini bozuyor..."

Günümüz anlayışında turizm çevre ilişkisinin yeni bir boyut kazandığını belirten Savaşan bunun başlıca nedeninin çevre konusunda Dünya'nın yaşadığı felaketler ve bu felaketlerin toplumsal hassasiyet ve bilinçlenmelere yol açması olduğunu ifade etti. Dünya'nın bütün dengesini bozduğu artık tartışmaya açılamayacak kadar büyük bir problem teşkil eden çevre sorunlarına yönelik duyarlılığın önceki yıllara göre yetersiz ve fakat daha fazla olduğunu ifade eden Savaşan, yaşanan gelişmelerden hareketle bundan sonraki yıllarda çevreyle ilgili hassasiyetin artmasına yönelik olarak toplumsal bilincin gelişmesi için planlı faaliyetlerin yapılmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizdi.

"Turizm, kendi geleceği için sektörünün çevresel etkilerini değerlendirmek zorundadır..."

Artık yaşanan çevresel felaketlerin belli bir bölgeyi değil bütün Dünya'yı ilgilendiren sorunlar olduğu bilincinin insanlarca benimsendiğini vurgulayan Savaşan, bu duyarlılığın bir ayağını da çevre ile en çok ilişkili sektörlerden birisi olan turizm meydana getirdiğini belirtti. Savaşan, yakın zamanlara kadar yalnızca ekonomik boyutlarıyla ele alınmış olan ancak bütün Dünya'da yaşanan bu gelişmelerden de bağımsız olamayan turizmin kendi geleceği için sektörünün çevresel etkilerini değerlendirmek zorunda olduğunu vurguladı.

"Gelecek nesillere daha iyi bir Dünya bırakabilmek için birlikte çaba gösterelim..."

Savaşan, ülkemizde çevre kaynaklarının baskı altında olması, Karpaz Milli Parkı gibi alanların tahrip edilmesi, Ülkesel Fizik Plan'ın olmayışı, bölgesel ve kentsel planlamaların eksiklliği, binlerce yıllık tarihi ve arkeolojik değeri olan alanların tahrip edilmesi; katı ve sıvı atıkların gelişigüzel çevreye bırakılması; vahşi bir biçimde çalıştırılan taş ocaklarının etkisiyle Beşparmak Dağları'nın ekolojik dengesinin olumsuz yönde etkilenmesi ve fiziki değişliklere uğraması; yeraltı su rezervlerinin azalması; halka ait ormanların yok edilmesi; yerel kültürün bir parçası olan eski köy dokuları ve kent parçalarının ayrım yapılmaksızın temizlik bahanesiyle yıkılması; binlerce zeytin ve harup ağacının sökülmesi; emirname ve ÇED gibi planlama araçlarının tam olarak amacına hizmet etmemesi; ülke genelindeki flora ve faunaya yanında özellikle eşekler ile deniz kaplumbağalarının yok edilmesine yönelik katliamlar, kırsal turizm potansiyeli taşıyan alanların tahrip edilmesinin, Kuzey Kıbrıs Turizmi'nin sürdürülebilir, karşılaştırmalı, rekabet edebilir üstünlüklerini ortadan kaldıran gelişmeler olduğunun altını çizdi. Savaşan son olarak gelin hep beraber gelecek nesillere daha iyi bir Dünya bırakabilmek için kirlenmelerin önlenmesi, tabiatın korunarak tahribatının engellenmesi, yeşil alanların korunması ve artırılması için birlikte çaba gösterelim" dedi.