İşte aşkın beş aşaması

Daily Mail gazetesinin derlemesine göre, aşkın beş hali şöyle:

1- 'Kelebekler' ve olası 'sivilce' aşaması

Bu ilk aşamaya, delicesine aşık olma ve youğun cinsel çekim damga vuruyor. Araştırmaya katılanların yüzde 30'u kilo kaybettiklerini, yüzde 39'u da işlerinde eskisi kadar üretken olmadıklarını ve dikkatlerinin dağıldığını söyledi.

Bir ilişkinin başında kadın ve erkeklerin cinsellik hormonları östrojen ve testosteronu daha fazla salgıladığı bilinirken, katılımcıların yüzde 56'sı libidolarının yükseldiğini belirtti.

Sonuçları yorumlayan psikolog Linda Papadopulos ise "Önce karnınızda kelebekler uçuşur. Bu içgüdüseldir, yalnızca hisedersiniz. İnsanların bu aşamada neredeyse yemek yemeyi bile unuttuğunu gördü, aşkın tokluk hissi yarattığını düşünün" dedi.

Papadopulos, aşkın ilk aşamasının istenmeyen bir sonucundan da söz etti: "Ve ilginç bir biçimde, insanlar bir ilişkinin başlarında sivilce çıkarır. Bunun sebebi, testosteron artışının sebum (yağ bezelerinin yol açtığı salgı) artışına sebep olması. Sebum, gözenekleri tıkayıp cildinizin bozulmasına yol açabilir."

2- 'İnşaat' dönemi ve uyuşturucu etkisi

İlk çekim yerini karşı taraf hakkında daha fazla şey öğrenmeye bıraktıkça, balayı dönemi geöiyor ve çiftler ilişkilerini inşa etmeye başlıyor. Vücudun salgıladığı monoamin adlı kimyasallar kalp atışını hızlandırıyor, yoğun haz duyulan anları tetikliyor ve (eroin, kokain, metadın, ecstacy gibi) A-sınıfı uyuşturucuların yarattığı etkinin bir benzerine yol açıyor.

İnsanların yeni gelişen ilişkilerinden başka pek az şeyi düşünebildiği bu sürecin etkisi, 'mutlu anksiyete' diye tanımlanıyor. Bu aşamadik katılımcıların yüzde 44'ü az uyuduklarını, yüzde 29'u da dikkatlerinin dağınık olduğunu söyledi.

Papadopulos, "Bu aşamada aşk değişiyor. İlişkinizi inşa etmeye, karşınızdakini tanımaya başlıyorsunuz. Uyumak zorlaşabiliyor; sevgilinizi düşünmekten uyuyamıyorsunuz" dedi.

3- Asimilasyon mu, özümseme mi?

Sevgilinizin 'doğru insan' olduğunu düşünerek geldiğiniz bu aşamada, çiftler bu kez 'ilişki'nin doğru olup olmadığını sorguluyor. Birlikteliğin geleceğine ve karşılıklı sınırılara dair soru işaretleri strese yol açabiliyor. Araştırmaya katılanların yüzde 27'si bu aşamada kendilerini daha stresli hissettiklerini söylerken, psikolog Papadopulos "Bu aşamada iş ciddileşiyor" diyor:

"Üçüncü aşamada 'Bu ilişki sandığımdan daha ciddi', 'Seni tanıyorum ama sen hayatının neresindesin, aynı şeyleri mi istiyoruz?' veya 'Bir karar verelim' gibi şeyler düşünüyorsunuz. Karşınızdaki insanı kendi hayatınıza uydurmaya çalıştığınızı görüyorsunuz."

4- Dürüstlük

İnsanların 'gerçek benlik'lerini göstermeye başladığı bu aşamada, stres ve anksiyete seviyeleri ilk kez gerçekten yükseliyor. Katılımcıların yüzde 15'i, 'tümüyle açılma'nın şüphe hissini ve hassasiyetlerini artırdığını söyledi.

Psikolog Papadopulos'a göre, ilişki ciddileştikçe insanların endişeleri de artıyor, "Bu ilişki gerçekten düşündüğüm gibi mi?" sorusu soruluyor: ''Kırılganlık ve stres kendini farklı şekillerde gösterebilir, ilişkide tedirginlik ve saplantılara yol açabilir.

5- İstikrar

Araştırmaya göre, eğer bir çift yukarıdaki dört aşamayı kazasız belasız atlatırsa, gelinen noktada istikrara, yani yüksek düzeyde güven ve yakınlığa ulaşılıyor. Biyolojik olarak, hem orgazm sırasında salgılanan vasopressin adlı güçlü hormon, hem de doğum sırasında salgılanan oxytocin bağlılık hissini güçlendiriyor.

Papadopulos, "Bu aşamada gerçek bir memnuniyet hissi oluşuyor. Hormonlar çiftlerin birbirlerine iyice bağlanmasına yol açıyor. 'Sen beni kolluyorsun, ben de seni' hissi oluşuyor" dedi.