KİŞİSEL BAKIM
okuma süresi: 4 dak.

Gülmenin evrimsel kökeni hayatta kalma güdüsü ile ilişkili

Gülmenin evrimsel kökeni hayatta kalma güdüsü ile ilişkili

"Neden gülüyoruz?" Bu sorunun sırrı tabii ki evrimsel biyolojide ve psikolojide yatıyor.

Yayın Tarihi: 03/03/17 08:47
okuma süresi: 4 dak.
Gülmenin evrimsel kökeni hayatta kalma güdüsü ile ilişkili
A- A A+
"Neden gülüyoruz?" Bu sorunun sırrı tabii ki evrimsel biyolojide ve psikolojide yatıyor. Gülüyoruz, çünkü gülmenin gerek nörofizyolojik olarak, gerek anatomik olarak, gerek kültürel olarak evrimleşmesinin bir sebebi var: sosyal ilişkileri kuvvetlendirmek ve tür içerisindeki diğer bireylere mesaj verebilmek... "Ben iyiyim ve mutluyum."

İnsan türü, günümüzdeki tüm olumsuzluk ve fenalıklarına rağmen, ilk evrimleştiği zamanlarda son derece sevimli ve doğaya adaptif bir türdü. Varlığını sürdürebilmesini, diğer tüm türlerden gelişmiş olan beynine borçluydu.

Vücuduna oranla "devasa" sayılabilecek beyne ve kazandırdıklarına karşılık, neredeyse tüm fiziksel becerileri vasatın altına gerilemişti.

Beynini ve kıvrak ellerini kullanarak yaptıkları hayatta kalmasını sağladı, ancak normal şartlarda bu ikisi, hayatta kalmak için yeterli olmaktan çok çok uzaktı... Çok daha önemli bir şey gerekiyordu: sosyal yapı.

İşte insan, diğer hiçbir türde rastlamadığımız kadar karmaşık bir kültürel ve sosyal yapı inşa etmeye başladı. Bunu, öncelikle zekası sayesinde türünü ve diğer bireyleri daha iyi tanımasıyla başlattı, yerleşik hayata geçmesiyle hızlandırdı ve geliştirerek sürdürdü. Yüz binlerce ve milyonlarca yıl süren bu süreç, atalarından aldığı bazı özelliklerle birleşerek önemli sinyalleri ve iletişim metotlarını doğurdu. Gülmek de, bunlardan biri...

University College London'dan Nörobilimci Dr. Sophie Scott'un da doğruladığı gibi, siz gülerseniz, Dünya da sizinle birlikte güler... Scott'un sözlerine kulak verelim:

"Uzun bir süredir biriyle irtibat kurduğumuzda beynimizin karşımızdakinin davranışlarını taklit ettiğini biliyorduk. Kullandığı kelimeleri kopyalıyor, jestlerini taklit ediyoruz. Şimdi bunun gülme için de geçerli olduğunu ispatladık. En azından beynin belli bir düzeyi için..."

Araştırmacılar denekleri farklı seslere tabi tuttular ve fMRI kullanarak beyin tepkilerini ölçtüler. Sonuçlar ilginçti: gülme veya zafer naraları beyinde pozitif tepkiler doğururken, çığlık veya kusma sesi beyinde negatif tepkiler yaratıyordu. Tüm bu sesler beynin premotor korteksinde değerlendiriliyordu ve bu da, yüzün ilgili tepkileri vermesini sağlıyordu. Ancak ilginç olan, pozitif seslerin negatif seslere göre çok daha güçlü tepkiler doğurmasıydı. Scott durumu şöyle açıklıyor:

"Yaptığımız araştırmalarda, kahkaha sesi duyan insanların gülmeye başladığını tespit ettik, ancak öğürme sesi duyanların yüzleri buruşmuyordu. Olumlu duyguların bulaşıcı olması çok önemli bir sosyal faktör. (...) Bu, bir grup içerisindeki bireylerin güçlü sosyal bağlar kurabilmesi için çok büyük öneme sahip olabilir."

Dolayısıyla gülmek (veya pozitif duyguları sinyallemek), evrimsel açıdan insan türü için çok kritik bir öneme sahipti. Bu yüzden, atalarımızın evrimleştirdiği bir özelliği torunlar olarak halen sürdürüyoruz. Artık pek de şaşırtıcı olmayan bir diğer bilgi ister misiniz? En yakın kuzenlerimiz şempanzeler de bizler gibi gülüyor, kahkaha atıyor ve aynı bizler gibi kahkahaya istemsiz olarak gülerek veya kahkaha atarak tepki gösteriyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.